Ahmet Karavelioğlu
17 Haziran 2016
Ramazan, 1- Müslümanların oruç tutmakla yükümlü oldukları ay takviminin dokuzuncu ayıdır. Allaha şükürler olsun bir Ramazan ayını daha yaşıyoruz. ‘Ramazan, insanlara dos doğru yolu gösteren ve doğru ile yanlışı ayırt edip açıklayan Kur’an-ı Kerim’in indiği aydır. Sizden kim bu aya yetişir ve (Hilali) görürse oruç tutsun….’ (Kur’an-ı Kerim 2/185)
2- Yine Ramazan üç aylar adı verilen Recep, Şaban ve Ramazan aylarının sonuncusudur. ”Kim iman ederek ve sevabını yalnızca Allah’tan bekleyerek Ramazan’da oruç tutarsa, geçmiş günahlarını Allah affeder” (Hadis)
Değerli okuyucularım, benim gibi yaşı 60’ın üzerinde olan kardeşlerimiz, ikinci defa yaz Ramazanını yaşıyor.
İyi hatırlıyorum. İlk yaz Ramazan orucumuzu 27-28 yaşlarında iken tutmuştuk. O zamanlar bu günkü gibi klimalar, buzdolapları yaygın değildi. Camilerde tavan vantilatörleri çalışırdı. Sık sık elektrikler kesildiğinde, elimizde mendiller ile durmadan terlerimizi siler ve mendillerimizi yelpaze gibi kullanarak serinlemeye çalışırdık. İkindi namazlarımızı her gün Ulu Camide kılar ve merhum Siverekli Cuma hocanın hutbelerini, dini sohbetlerini dinlerdik.
İftara az bir zaman kala Ulu Caminin alev gibi avlu sıcaklığı yüzümüze çarpa çarpa camiden çıkardık.
O zamanlar evimiz Sarayönü’nde Vezir hamamının (Şimdiki Vezir Konuk evi) arkasında Hekimdede mahallesine giden yol üzerindeydi. Sarayönü’nde esnaf başlarına soğuk su döker, ayaklarını bir leğenin içindeki suya koyarak serinlemeye çalışırlardı. Tabi o günlerde sularda her gün düzenli gelmez, günde 1-2 saat evlere verilen şehir surlarını herkes kapkacaklarına tutarak ihtiyacını karşılamaya çalışırdı.
Mahalle aralarında kalıp halinde buz satılırdı. İnsanlar eve iftara giderken biraz buz alarak akşam yemeklerinde soğuk su içmek isterlerdi. Örneğin ölçü olarak dört parmak enindeki buz bıçkı (testere) ile kesilerek satılırdı, ihtiyaç halinde daha fazla buz alınabilirdi (Örneğin yarım kalıp buz vs)
Evlerde buzdolabı yaygın değildi.
Bu sene ömrümdeki ikinci yaz orucunu tutuyorum. Allah’a binlerce şükürler olsun, musluklardan 24 saat soğuk sular geliyor. Her evde birden fazla buzdolabı. Evlerimiz ve camilerimiz klimalar, soğutucular ile donanmış durumda. İşyerlerimiz, arabalar klimalı. Çarşıda-pazarda yok yok. Şükretmeli, cennet gibi vatanımızın kıymetini bilmeliyiz. Allah devletimize, milletimize zeval vermesin. Bu bolluk, refah içerisinde yoksulları, fakirleri, kimsesizleri unutmamalıyız. Çünkü yüce dinimizin emridir. Komşun aç iken tok yatmak bize yakışmaz.
Nihayet bir aylık oruç ibadetinden sonra kameri aylardan şevval ayının birinci, ikinci ve üçüncü günlerinde Ramazan bayramımızı kutlayacağız. Bu bayramda birbirimize karşı duyduğumuz saygı ve sevgiyi, karşılıklı ziyaretlerimizle, hediyeleşmelerimizle yetimleri sevindirmekle, dargınlıklarımızı giderme ve kabir ziyareti yapma gibi faaliyetlerimizle gerçekleştirmeliyiz. Böylece toplumsal yardımlaşma ve dayanışmanın güzel örneklerini sergilemeliyiz.
Bu vesile ile bütün Müslüman kardeşlerimin Ramazan ayını ve Ramazan bayramını kutlarken, sözlerimi şu Hadis-i Şerif ile bitirmek isterim;
”Allah size Ramazan ve Kurban Bayramlarını hediye etmiştir”
Kalın sağlıcakla.