Mehmet Göncü
10 Kasım 2014
Kıymetli okuyucularım, bildiğiniz gibi bugün Ulu Önder Mustafa
Kemal Atatürk’ün aramızdan ayrılışının 76’ıncı yıldönümü,
Cumhuriyeti
kurarak onu demokrasi ile taçlandırmanın temellerini atan büyük kahraman
Atatürk’e ne kadar teşekkür etsek azdır. Onu bir ulus olarak her zaman minnet
ve şükranla anacağız.
Atatürk’ü
bilmek için onun hayatını çok iyi okumak gerekiyor.
O,
bir ulusun çağdaşlaşmasını, insan haklarına dayalı evrensel hukuk kurullarının
yaşama geçme mücadelesini veren, çağından ve çağdaşlarından önde bir vizyon
sahibiydi.
30
Ekim 1918 tarihinde Mondros Mütarekesi imzalandığında, parçalanan bir ulusu
fikir arkadaşlarıyla birlikte bir devletin yıkılan ve yakılan küllerinden yeni
bir devlet meydana getirmiştir.
Eski
10 Kasımlarda çocukluk yıllarımdan hatırlıyorum. Siyah önlüklerimizin beyaz
yakalarını çıkarır ve Atatürk anıtına gül ve çiçekler götürürdük. Öğretmenlerimiz
Atatürk’ün hayatını ve yaptıklarını bize anlayacağımız düzeyde anlatırdı.
Yaşımız ilerledikçe, onun hakkında daha çok bilgi edindik. Bu nedenle ona
duyduğumuz hayranlık ve sevgimiz daha da
çok arttı.
Kıymetli
okuyucularım, 24 Temmuz 1923 tarihinde Lozan’da imzalanan anlaşma ile bu günkü
sınırlarımız Musul hariç, Misaki milli
(Ulusal ant) hudutlarına uygun olarak çizilmiştir.
Bu
başarıyı kazanabilmek için Atatürk’ün önderliğinde bir ulus topyekun istiklal
mücadelesini vermiştir.
Büyük önder Atatürk Urfa’nın kurtuşunda da
Kuva-i Milliye hareketinin önderlerine savaşın stratejisini belirten bilgiler
ve talimatlar vermiştir.
Burada
dikkat edilmesi gereken en önemli konu şudur;
Osmanlı devleti sınırları dışında kalan yerlerle bu günkü
Cumhuriyetimizin ve ülkemizin kalkınmışlık durumunu mukayese ettiğimizde
Atatürk ve arkadaşlarının nasıl çağdaş ve uygar bir toplum için mücadele
ettiklerinin gerçeği anlaşılacaktır.
Kendilerini
ve bu mücadelede emeği geçenleri 10 Kasım vesilesiyle bir kez daha minnet ve
rahmetle anıyoruz.