Mehmet Göncü
25 Mayıs 2006
Mutad adetim olduğu üzere, geçen cumartesi günü de Harran kapıdaki aile mezarlığımızı ziyarete gittim. Kabristandaki dedemin, ninemin, amcalarımın, amca çocuklarımın ve aile gelinlerimizin, benim küçücük oğlumun kabirlerinin başında dua ettim. Bir an dalmışım sanki, hepsi ile beraber olduğum günler bir film şeridi gibi karşımda canlandı. Kendilerine, “biz daha önce beraber gezdik, tozduk, yedik, içtik, sevindik, üzüldük ama bugün sizler ayrı bir alemde bense başka bir alemdeyim.” Dedim . Bir an çok hüzünlenmiştim ki, neticede benimde birgün bu fani dünyadan ayrılıp akrabalarımla, sevdiklerimle bir araya geleceğim hakikati ve aynı alemde buluşacağımızın inancı beni birazcıkta olsun teselli etti. Bu manada Ölüm gerçeğini dile getiren büyük şairimiz Yunus Emre’nin bilinen şiirini isterseniz birlikte yorumlayalım. “Yalancı dünyaya konup göçenler Ne söyler ne bir haber verirler Üzerinde türlü otlar bitenler Ne söyler ne bir haber verirler Kiminin üstünde çimenler biter Kiminin başında sıra serviler Kimi masum kimi güzel yiğitler Ne söyler ne bir haber verirler Toprağı karışmış nazik tenleri Söylemeden kalmış tatlı dilleri Gelin duadan unutman bunları Ne söyler ne bir haber verirler Yunus der ki gör takdirin işleri Dökülmüştür kirpikleri kaşları Başları ucunda hece taşları Ne söyler ne bir haber verirler.” Dürüst ve şeffaf bir toplumda; lütufta geride, kahırda önde olan dostlarınızın çok olması dileğiyle kalın sağlıcakla.