Cüneyt Gökçe
24 Kasım 2006
Bugün yine, öğretmenler ile ilgili pek çok hamasi nutuklar atılacak; farklı kesimlerden değişik konuşmalar yapılacaktır… Bütün sıkıntılarıyla birlikte öğretmenlerimiz; bütün anlatılanlara sabırla katlanacaklardır.
Sahi, hayatımızın her aşamasında izleri ve etkileri olan öğretmenlerimizi yılda sadece bir kez hatırlamak yeterli midir?
Affediniz bizleri, sevgili öğretmenim! Sizin için yapmamız gerekenleri, yapamamanın ezikliğini yaşıyoruz. Yine de siz hoş görün bizi! Bizi yetiştirince hep fedakârlık gösterdiniz ya; bu asil davranış yine ancak sizden beklenir.
Öyle ya; sevgili öğretmenim,
*Bizi eğitirken, aramızda hiç ayırım gözetmediniz; kız-erkek, hepimize eşit yaklaştınız; sınıfımızdaki farklı görüş ve düşünceleri hoş görü ve saygıyla karşıladınız ve hiç kimseyi fikrinden dolayı peşin mahkûm etmediniz; önyargılı davranmadınız. Kendi düşüncelerinizi bizlere zorla dikte ettirip kabul ettirme gibi bir nezaketsizliğin içinde bulunmadınız.
*Problemlerimizle yakından ilgilendiniz, ders içinde ve dışında bizi yalnız bırakmadınız; sosyal etkinliklerimize bizlerle birlikte katıldınız; bizleri sabırla dinleyip çözümler ürettiniz. Bizlere anne, baba, kardeş ve dost oldunuz. Hepimize tek tek isimlerimizle seslendiniz; bu, o kadar hoşumuza gidiyordu ki!… Siz de bunun farkındaydınız, canım öğretmenim!
*Kendimizi ifade edebilme zemini hazırladınız; bizleri hiç küçümsemediniz, sizlere her şeyi; ama her şeyi rahatlıkla sorabildik; sizlerle o kadar rahat idik ki anlatamam! Bütün bu rahatlığımız içinde –bağışlayın- ukalalık yapmamamız için ne gerekiyor idiyse onu da verdiniz; rahattık ama saygılıydık; çünkü sizden onu görüyorduk; öyle olmalıydık ve oluyorduk!
*ımkânlarınız ölçüsünde o kadar güzel giyiniyordunuz ki, şıklığınız ve düzenliliğiniz ile bizlere örnek oluyordunuz; israf etmeden de şık olunabileceğini bizlere öğretiyordunuz. Sosyal kişiliğiniz ve dik duruşunuzla bizlere her zaman yol gösterici oldunuz.
*Güler yüzlülüğü, alçak gönüllülüğü, candanlığı ve samimiyeti o kadar güzel birleştirmiştiniz ki! Özellikle, sizin o, küçümsemeyen, horlamayan ve mahcup etmeyen yaklaşımınıza o kadar hayranım ki, dile getirebilmem mümkün değildir. Bu yüzden, size hep güvendik, itimat ettik ve örnek aldık, canım öğretmenim!
*En kötü şartlarda bile iyimser ve ümitli yaklaşımınız bizi rahatlattı.
*Yerine göre ciddi ve disiplinli; yerine göre de rahat ve sevecen yaklaşımınız arasındaki denge o kadar güzel idi ki, biz bundan hiç rahatsızlık duymadık. Birbirine zıt gibi görünen; ama farklı makamların değişik sonuçları olan tutumlarınız bize hep örnek olmuştur, sevgili öğretmenim!
*Sanki her birimizi ayrı ayrı tahlil etmiştiniz de, her birimize karşı etkilenip hoşlanacağımız ifadeler kullanıyordunuz, adeta ruhumuzu okşuyordunuz.
*Mesleğinizin gereklerini o kadar güzel takip ediyordunuz ki, kendinizi sürekli yeniliyordunuz. Mesleki gelişmeleri anında takip ediyor ve bize yansıtıyordunuz.
*Bir ders anlatışınız vardı ki, zamanın nasıl geçtiğini fark etmezdik. Konuları seviyemize indiriyor ve katılımımızı sağlıyordunuz. Bizleri araştırma ve yenilenmeye yöneltiyordunuz. Kişilik kazandırıyordunuz.
*Geçmişten kopmadan, dersi o kadar güzel güncelleştiriyordunuz ki, dinleyenlerin sıkılması mümkün değildi.
Ben en iyisi, kısa keseyim; çünkü ben sizi anlatamam ki, canım öğretmenim!
Size minnet ve şükran borçluyuz; hakkınızı ödeyebilmemiz mümkün değildir. En iyisi, siz hakkınızı helal ediniz.
Sizin her gününüz gönlünüzce olsun; huzurunuzda saygıyla eğiliyorum; öğretmenim, canım benim!