Konuk Yazar
6 Şubat 2012
Necmettin
Cevheri
Fransız işgalinde aşiret kuvvetleri önünde Urfa’dan Viranşehir ve Nusaybin çöllerine kadar maiyetiyle Kuvayı Milliye hizmetinde çalışan Şeyhanlı aşiret reisi Hacı Ömer Efendi’nin oğludur.
Hacı Ömer Efendi’nin Cumhuriyet Halk Fırkası yönetim kurulu üyesi olduğu dönemlerde doğan (20.6.1930) Necmettin Cevheri, babasının menfiyen geçirdiği Amasya ve Adana yıllarını, annesinin ölümünü, babasının 1949 yılında yeniden evlenmesini, 1950 yılında DP milletvekili olarak TBMM’ye seçilmesini, Galatasaray Lisesi’ne girişini ve mezuniyetini, Ankara Hukuk Fakültesi’ne girişini, seçimden 3 üç ay sonra küçük kardeşinin doğumunu ve 1952 yılında yakalandığı hastalıktan kurtulamayan babasının ölümünü, ömrünün gülümseyişle gözyaşı arasında hızla gidip gelen 22 yılına sığdırdı.
1955 yılında Ankara Hukuk Fakültesi’ni bitirdikten sonra ileride yıllarca parlamenter olarak temsil edeceği Urfa’nın yeni kurulmuş olan Barosu’na 1957 yılında genç bir avukat olarak kaydoldu. Ankara’ya gidiş dönüşü de içeren on yıllık süreç 1965’te milletvekilliğiyle noktalandı. O artık babasının milletvekilliğini yaptığı DP’nin temsil ettiği ’46 ruhu’ nun devamı olduğunu söyleyen Adalet Partisi’nin genç bir milletvekiliydi.
Aşiret geleneğiyle şehir değerlerinin, ailenin politik geleneğiyle nitelikli bir eğitimin pırıltısının buluştuğu kavşağın siyaseti işaret eden yönünde bundan böyle onun için hep yeşil ışık yanacak; partisi, 1965 seçimlerinde bugün hâlâ siyasal partilerce ulaşılamamış olan % 52.8 oy oranıyla tek başına iktidar olurken, Galatasaray mezunu genç avukat kısa zamanda sivrildiği partinin en önemli adamlarından biri olacaktı.
Bu yükselişin genç yaşta bakanlıkla sonuçlanması siyasetin ve eşyanın tabiatı gereğiydi. 1969 seçimleri ertesinde Turizm ve Tanıtma Bakanı oldu. Siyasal yaşamına 7 dönem milletvekilliği (1965, 1969, 1973, 1977, 1991, 1995, 1999) ve çeşitli bakanlıklar sığdırdı. (Adalet, Tarım ve Köy İşleri, Devlet Bakanlıkları, Başbakan vekilliği) .
Partisinin seçim işlerinden sorumlu olmasının rastlantı olmadığını istatistikler gösteriyordu. Urfa’nın geniş ve etkili Şeyhanlı aşiretinin tam desteğinde partisinden aday olarak katıldığı seçimlerde partisi hep başarılı olmuş (1965,1969,1973,1973,1991,1995,1999), aday olarak katılmadığı seçimlerde partisi baraj altında kalmıştı (1987,2002). Hep Urfa’dan aday olmuş ve aday olarak katıldığı seçimlerde partisi, özellikle 1990’lı yıllardan sonra Urfa’da sürekli olarak Türkiye ortalamasının üstünde oy almıştı (1991: % 31.3-27.3; 1995: % 25-19.8; 1999: 23.7-12.0).
Türkiye’nin önemli siyasal olaylarının tanığıydı: 1968 olayları, 41’ler, 12 Mart, 1. ve 2. MC hükümetleri, öncesiyle-sonrasıyla 12 Eylül, Zincirbozan, “Bir Bilen”, Referandum, “Kürt realitesini tanıyoruz” günleri, Güneydoğu’nun kayıplı yılları, Demirel’in Cumhurbaşkanlığı, Çiller olayı, vs, vs.. Sanki dili ihanet olarak görüyormuş gibi yıllarca sessizliğiyle konuştu. Anılarını yazsa, yakın tarih çözülecek buğulu camlar arkasından nasıl görünür ve kaç takke düşer Allah bilir.
Geçmişte üst düzeyde partili devlet adamı yetiştiren iller onlara kıskançlıkla sahip çıktılar, şimdi sahip olanlar işin tadını çıkarıyorlar. Diğerleri içinse durum Kaht-ı Ricâl ‘dir.
Bu kadar önemli görevler yapmış biri olduğu halde siyasette vakarın ve kirlenmemenin örneği olarak kaldı. Yeğenlerin, yiyenlerin, siyasi soyadların, resmigeçit yaptığı günlerde Urfa’da yaşayan ağabeyinin çocuklarının adlarını bu işin en meraklısı olan bürokrasi bile bilmedi. Yıllar önce bir söyleşide“ Üç türlü siyasetçi portresi çizebiliriz, demiştim. Yiyen-yedirmeyen, yiyen-yediren ve yemeyen yedirmeyen”. Necmettin Cevheri siyaset yağmagerlerinin çok eleştirdiği sonuncu guruptandı. “Ne yaptı ki?” şeklindeki şehir efsanesi cenneti hayal ettiren Balıklıgöl platosundaki göllerde boğuldu; diğer yapılanların yeterince bilinmemesi ise tevazuundandır.
Siyasetin kurşuni bulutlarla kaplı ufuklarına doğru “Kırat” üzerinde giden bir eski zaman “chevalier” si olarak hatırlanacaktır.
Ömrü uzun ve sağlıklı olsun.