İbrahim Halil Okuyan
22 Eylül 2015
Bana
hep, Bir Urfa sevdalısı olan rahmetli “MUSTAFA DİŞLİ”yi hatırlatan, Atilla
Maraş’ın Ünlü “ANEY” şiiri şöyle biter:
“… Ah Aney daha neler var neler sana
yazamadığım Mektubumu burada bitirirken,
Beni
büyüten ellerinden,
Binlerce
kere öperim,
Canım
Aney,
Kurban
Aney,
Can
Aney…….”
Bu “Aney kurban” lafı beni çok duygulandırır
her duyduğumda.
Açılımı
“Annen kurban olsun seni verene..” dir belki de.
Analarımızın
söylediği bu sözün doğru yazılışını bilemiyorum.
Aney
yazmak; o lafı, o anlamı, o telaffuzu ifade edemiyor bence.
Tabi
ki konumuz bu değil ,“Mustafa Dişli” rahmet istedi oradan başladık.
***
Konumuz
kurban.
Sorun
sadece fiyatlar yükselmesi değil aynı zamanda ülkemizdeki canlı hayvan sayısı
çok azalmış durumda.
Sonuçta
gelinen nokta her bakımdan iç acıcı değil.
Kurban
Kimlere Borçtur?
Kurban,
mukim olan ve sadaka-i fıtır ( Ramazan ayının sonuna yetişen ve asli
ihtiyaçlarından başka en az nisap miktarı bir mala sahip bulunan her
Müslüman’ın vermesi gereken vacip bir sadakadır. Bu kelime halk arasında fitre
şeklini almıştır.) nisabına (Nisap; zekât, sadaka-i fıtır ve kurban gibi
ibadetler için konulan bir zenginlik ölçüsüdür.) malik olan her kadın ve erkek
Müslüman’a vaciptir.
Zenginliğin
asgari sınırı olan “nisap” Hz. Peygamber tarafından belirlenmiştir.
Bu
asgarî sınırlar, o dönem İslâm toplumunun ortalama hayat standardını ve
zenginlik ölçüsünü göstermektedir.
Hadislerde
belirlenen nisap miktarları şöyle sıralanabilir;
80,18
gr. altın veya bunun tutarında para veya ticaret malı;
40
koyun veya keçi, 30 sığır, 5 deve.
Nisap
miktarının belirlenmesinde kullanılan bu malların,
O
dönemin en yaygın zenginlik aracı olduğu açıktır.
Nisabın
bu mallar üzerinden belirlenmesi,
Sosyal
ve ekonomik şartların fazla değişmediği ileriki dönemlerde de aynen
korunmuştur.
Kurban
Niçin Kesilir?
Kurban
Allah’a yaklaşmak maksadıyla ve yalnız Allah’ın rızasını kazanmak için kesilir.
Kurbanlık
hayvanın özellikleri
Kurbanlar;
yalnız koyun, keçi, deve ve sığır türü hayvanlardan kesilebilir.
Mandalar
da sığır türünden sayılır.
Bunların
erkekleri ile dişileri eşittir.
Yaban
sığırı, geyik gibi yabani hayvanlarla, tavuk, horoz, kaz gibi evcil hayvanlar
ve deniz hayvanları kurban edilemezler.
Koyun
ve keçi ya birer yaşını bitirmiş bulunmalı veya koyunlar yedi sekiz aylık
olduğu halde birer yaşında imiş gibi gösterişli olmalıdır. Deve en az beş
yaşını, sığır da iki yaşını bitirmiş olmalıdır.
Kurban
Etinin Taksimi
Deve
ve sığır gibi hayvanlar ortaklaşa kurban edildiğinde etleri ortaklar arasında tahmini
olarak değil, tartılarak taksim edilir.
Kurban
etinin hepsini yoksullara sadaka olarak dağıtmak veya kendisi ve çoluk çocuğu
için alıkoymak caiz ise de, en uygun olanı, kurban etini üçe taksim edip,
birini kurban kesmeyen yoksullara sadaka olarak dağıtmak, bir bölümünü de
akraba, tanıdık ve komşulara ikram etmek, birini de kendi çoluk çocuğu ile
yemektir.
***
Koyun
Yetiştiriciliği
Koyunculuk
Türk ulusunun tarih boyunca uğraştığı en önemli hayvan yetiştiriciliği
dallarından biridir.
“Buğday
İle Koyun, Gerisi Oyun” atasözümüzün benzerini bugün hiç bir ulusun
geleneğinde göremiyoruz.
Merinos
koyununun ana vatanı Anadolu’dur.
Koyun
yetiştiriciliği; et üretimi, süt ve süt ürünleri üretimi, yün üretimi ve deri
üretimi açısından ülkemiz ekonomisinde önemli yer tutmaktadır.
Kırsal
alanda yaşayan halkımız için kolay bir uğraş alanı ve aynı zamanda ekonomik
güvence olan koyunculuk en eski hayvansal üretim alanlarından biridir.
İhtiyaç
duyduğunda köylü için koyunculuk kasadır,
En
yakınındaki bankadır.
Koyun
yetiştiriciliği köyden kente göçün önlenmesi,
İşsizlik
ve ekonomik krizden çıkışa katkısı açısından da önemlidir.
Ancak
koyunculuğa gereken destek sağlanmadığı için,
Bu
gün zor şartlar yaşanmaktadır.
Gelinen
noktada “koyunculuk kaderine terk edilmiştir.”
Koyunculuk
için son derece elverişli olan ülkemizde acil önlem alınmazsa,
Ülkemizin
“gıda krizi” çekeceği kaçınılmaz görünmektedir.
Ülkemizde
maalesef koyun ağılları ve ahırları boşalmış, yaylalar boş kalmıştır.
Anadolu’da
yolculuk yaparken yol kenarlarında sıklıkla gördüğümüz koyun sürüleri artık
görülmemektedir.
Böyle
giderse yakın gelecekte çocuklarımız koyunları sadece hayvanat bahçelerinde
görecektir.
Ülkemizde
yaklaşık olarak et üretiminin üçte biri, süt üretiminin beşte biri koyundan
elde edilmektedir.
Toplum
olarak koyun eti tüketim alışkanlığımız ve özellikle damak zevkimize dayanan
kuzu eti talebinde bir azalma söz konusu değildir.
Kurban
bayramı nedeniyle her yıl yaklaşık 2 milyon baş koyun kesilmektedir.
Ordumuz
için de stratejik öneme sahip olan et içerisinde koyun eti önemli yer tutmakta
olup, dışa bağımlı olunmamalıdır.
Kebapları,
köfteleri ve sulu et yemekleriyle dünya çapında ünlü Türk mutfağının
vazgeçilmezi kuzu etidir.
Ülkemizde
kebap ve lokantacılık oldukça gelişmiştir.
Hemen
önlem alınmaması halinde,
Ülkemizin
geleneksel mutfak zenginliği ve yemek kültürü de büyük darbe alacaktır.
Anadolu’nun
kekik kokan kuzu etine hasret kalınacaktır.
En
acısı kuzu eti ithal etmek zorunda kalınacaktır.
Kurbanlık
koyun darlığı yaşanacaktır.
Sığırcılığın
durumu da farklı değildir.
Şeni
parlamentonun en öncelikli çözmesi gerekli sorunu bu olmalıdır. İnsanlarımızı
besleyemesek sağlıklı bir nesilden nasıl bahsedebiliriz.
Yıllar
önce kendi kendine yeten ülke olmakla övünürken şimdilerde ne hallere düştük.
Japonya
da olsa Tarım Bakanları herhalde harakiri yapar bu durumda.
Belki
de Avrupa Birliği böyle istiyor.
Yetiştireceğine
daha ucuza ithal et.
İnsanlarımızı
dışarı ihraç ederken dışarıdan hayvan ithal eder hale geldik.
Eti
dışarıdan ithal edelim tamamda o parayı nereden kazanacağız ülke olarak.
***
Özellikle
dişi hayvanların kurban edilmemesi gerekir.
Kısır olduğu kesin olanlar dışında dişilerin kurban edilmesi doğru
olmaz.
Şimdi
gelinen nokta çok vahim. Senede bir kere, oda bayramda et yüzü gören
insanlarımız var.
Bu
insanlarımızı unutmamalıyız.
Bu
yıl kesilen kurban sayısı azalacak o kesin. Bu durumda: Kurban kesenlerin
kurban etlerini üçe pay etmeden “tamamını fakirlere dağıtılmasını” dinen
mahzuru yoksa teklif ediyorum.
Saygılarımla.