İbrahim Halil Okuyan
5 Temmuz 2007
Hani, söylenenin tersini yapmağa meraklı afacan çocuklar vardır ya… Ne dersen tersini yapıp ebeveynlerini zor durumda bırakmağa meraklıdırlar. Düşünüyorum da bizler de toplum olarak o çocukların durumuna gelmiş gibiyiz.. Yapmayın denileni hiç çekinmeden bol bol yapıyor, kendimizi, Devletimizi zor durumda bırakıyoruz.
Uzun yıllardan beri; “Anız yakmak zararlıdır.” Topraktaki bakteriler ölüyor. Toprağın biyolojik değeri kalmıyor. Üstelik yangınlar çıkıyor. Telefon direkleri, ağaçlar, ormanlar yanıyor. Yapmayın, etmeyin deniliyor.
Ama dinleyen yok. Neron’un Roma’yı yakıp arya söylemesi gibi biz de tarlalarımızdaki anızları yakıp kül ediyoruz. Bilim adamlarımızın hilâfına sözde tarlalarımızı kıymetlendiriyoruz (!)…
Her köşede, her beldede topraklar cayır cayır yanarken şehrin sigortası durumunda olan Belediye ıtfaiyesi de bunların hizmetinde, il merkezinden ilçelere kadar koşturuluyor. Birgün merkezde lâzım olduğunda ne olur, kimbilir… Allah bilir…
Hem yanlış işler yapılsın, hem devletin hizmeti devam etsin…
Topraklarımız susuz iken 1’e 3-5 ne ise kısmetimiz yaşayıp gidiyorduk. Nihayet asırlarca bekleyişten sonra su geldi.. “Fırat akar, siz bakar” ithamından kurtulduk. Ama bu sefer de “Tuzlanma” sorununa düçar olduk. Bu da ayrı bir gariplik ve tehlike eksilmeden, artarak devam ediyor. Bütün uyarılar, bilgilendirmeler boşuna…
Zenginliklerimizi heder ederek her gün biraz daha fakirleşiyoruz. Bu Anadolu, bu Mezopotamya toprakları bu hale mi gelmeliydi? Tarım böyle acemice mi yapılmalıydı? Mevlâmın verdiği bu güzelim topraklar, bu bereketli su, bu hayat veren güneş, bu şekilde mi değerlendirilmeliydi?
Yazık ediyoruz çok yazık… GAP’ın yarısını en ağır şartlarda bitirdik. 32 milyar dolar tutarındaki finansmanının yarısını bugüne kadar karşıladık. Ne yazık ki kalan ikinci yarıda pes etmiş gibiyiz. Ülkemizi her bakımdan düze çıkaracak, yokuşları, engebeleri alt edecek projenin kalanına hâlâ el atamıyoruz. Oysa birinciden kazandıklarımız ikinci yarıyı amorti edebilir, bizi feraha kavuşturabilirdi. Nasıl bir el ki, bizi hep durdurmağa kalkıyor, dönen tekerleğe hep takoz koymağa çalışıyor. Bu kötü gidişi de kırmalı yolumuza devam etmeliyiz. GAP, ülkemizin hayatı ile ilgilidir. Yolun çoğu gitti, azı kaldı. Gayretimizi devam ettirmeli, geleceğimiz için bu projeyi tamamlamalıyız.
Anız yakılmasından, projelendirilen işlerin tamamlanmasına, Belediye hizmetlerinin devam ettirilmesine, bu işde halkımızın hizmetlere iştirak ettirilmesine kadar ülkenin yararına olan bütün işlerde hassasiyet gösterilmelidir. Bu ülke hepimizindir. Her yönüyle ona sahip çıkmalı, gerçek sahiplenmenin en doyurucu yolunu bulmalıyız. Ülkenin kaybı ve ona herhangi bir şekilde zarar gelmesi, bizim de yok olmamız demektir.