Mehmet Göncü
1 Mayıs 2015
Kıymetli
okuyucularım, eskiden, yani eski dediğim 40-50 sene öncesine kadar güzel
şehrimiz Şanlıurfa’da eko sistem içerisinde insanlarla beraber yaşayan
sosyalleşmiş bazı canlı türleri vardı.
Bunların
bazıları şunlardı:
Kediler,
evcilleşmiş güvencinler, Mavi kaya güvercinleri, Deliceler (Doğanlar),
Leylekler, Zevzirler (Kar kuşları), Saksaganlar, Karakargalar, serçeler
(Sığırcıklar) ve kumrular, yani (Yusufu tutanlar) vardı.
Bu
güzel canlıların bir kısmı insan davranışlarından etkilenerek, daha doğrusu
tedirgin olarak şimdi artık kent merkezine gelmiyorlar.
Mevcutlar
ise şehrimizin Eko sistemdeki karmaşık yapısına ayak uydurmaya çalışıyorlar.
Örneğin;
kumrular artık Yusufu tutun diye ötmüyorlar.
Çok
dikkat ettim. Yok, ötmüyorlar.
Hüzünleniyorum.
Çocukluk yıllarımdaki günleri özlüyorum.
Herkesin
kapısının önünü yıkadığı, payton atlarının nallarına gürültü yapmasın diye
lastik çakıldığı o toplumsal disiplini, terbiyeyi özlüyorum.
Kumrular
o hazin ve güzel sesleri ile ötmüyorlar. Çünkü anneleri ötmeyi unutmuş. Nasıl
ötsünler ki.
Bazı
kural tanımaz, şımarık gençlerin egzoz susturucuları çıkarılmış motosikletlerle
korsan çıkardıkları gürültülü sesleri mi taklit edecekler?
Kumrular
ötmemekte haklılar.
Sevgili
okuyucularım, ben şahsen günümüzdeki bazı şımarık gençlerin bu motor
gürültülerini çıkarmaktan vazgeçtikleri ve kumruların tekrar öttüğü gelecek
günleri çok hayal ediyorum.
Dürüst
ve şeffaf bir toplumda; lütufta geride, kahırda önde olan engin gönüllü
dostlarınızın çok olması dileğiyle kalın sağlıcakla.