Köşe Yazısı

KIYMETSİZ EVLATLAR

Ceylan Pala Karadağ

Ceylan Pala Karadağ

Tüm Yazıları Gör

          Yozgat’ta 6–7 yaşlarındaki kız çocuğunu beline ip bağlayarak yere düşen eşyasını alması için balkondan sarkıtan annenin görüntülerini izleyip de dehşete kapılmamak mümkün değil. Çocuk ilk seferinde korkuyor fakat annesinin ısrarı sonucu korka korka kendinin balkondan aşağıya salıverilmesine karşı koyamıyor. Kızın kıyafeti yırtılabilir, ip kopabilir, çocuğun dengesi kaybolabilir, başını duvara çarpabilir, her şey bir kenara yaşadığı korkuyla psikolojisi bozulabilir, daha sonra annesinin kendisine verdiği sevgiyi ve değeri sorgulayabilir! Velhasıl, bu nasıl bir cesarettir, vurdumduymazlıktır ve vicdansızlıktır. İnsan hayatının bu devirde ucuz olduğunu artık hepimiz biliyoruz, peki ya evlat hayatının? Bu ilk de değil, son da değil. Anne baba olmanın bir okulu yok, sınavı yok, sertifikası yok. İsteyen ve bu konuyla ilgili sağlık engeli  olmayan her çift çocuk dünyaya getirebilir.


         Bir hukukçu olarak işe hukuki boyutundan da bakıyorum. Kanımca bu tipik bir çocuk istismarı örneğidir ve anne hakkında her an hukuki soruşturma başlatılabilir. Çünkü istismar sadece dayak ya da cinsel istismar olarak anlaşılmamalıdır. Çocuğu aç bırakmak, köle gibi çalıştırmak, okula göndermemek, sürekli ağlatmak, psikolojisine zarar vermek ve tabii ki hayatını tehlikeye atmak istismardır.


         Aslında tek örnek balkondan sarkıtılan çocuk değil. Bir bardak kırdı diye tartaklan, cezalandırılan nice çocuklar var. Belki de çoğumuz farkına varmadan hayatımızın bir döneminde istismara uğramış veya kendi çocuğumuzu istismar etmiş bile olabiliriz. Terbiye aziz olabilir ancak; terbiye vermek adı altında çocuğu sürekli azarlamak, lafını ağzında koymak; şımarmasın diye başardığı bir işte dahi tebrik etmemek, sürekli eleştirecek, iğneleyecek bir şey bulmak, sen yapamazsın, sen anlamazsın, bak senin kafan basmıyor tenkitleri ve aşağılamalarıyla çocuğa özgüven kazandırmamak veyahut var olan özgüvenini kırmaktan daha büyük bir istismar var mı?


         Büyüyünce unutursun lafı doğru değil. Büyüdükçe daha da büyüyor yaralar. Ne unutuluyor ne de avutuluyor. Geçenlerde bir arkadaşım daha 6 yaşındayken babasından haksız yere yediği tokadın acısını unutamadığını söylemişti bana. Kalp bir kere kırıldı mı onarılamıyor demek ki.

         Bence her çocuk bir melek olarak dünyaya gelir ve maalesef büyüdükçe hayattan öğrenir katılaşmayı, düşüncelerini ve kalbini kirletmeyi. O yüzden bize Allah’tan emanet olan çocuklarımıza iyi bakalım, eğer bakamayacaksak da bir düzine çocuk yapmayalım diyorum. Saygılarımla…

858 Yorum

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir