Ali H. Demir
31 Ekim 2006
Eğitimin niteliği yetiştirdiği insanların niteliğinden belli olur. Nitelikli insanlar nitelikli bir eğitim sürecinden geçerek yetişirler. Aslında insanın nitelikli olmasında tek etken eğitim midir? ınsanın nitelikli olmasını sağlayan eğitim dışında başka faktörler de var mıdır? Soruları da önemlidir. Eğer eğitim dışında başka faktörler de varsa o zaman sadece eğitimdeki nitelikten bahsetmek çok da anlamlı olmayacaktır. Bu soruların cevabına hemen evet veya hayır demek yerine toplumsal yaşamda var olan durumlar üzerinde biraz düşünmek daha uygun olacaktır. Eğitim faaliyetinin yapılmasında gerekli olan değişik faktörlerden bahsetmiştik. Eğitimin yapılacağı ortam, bu ortamda kullanılacak araç gereçler eğitim faaliyetinin başlangıç aşamasıdır. Eğitimle insanın bireysel yetenekleri geliştirilmiş olur. Eğitimle bireye yeni bilgiler, beceriler, değerler, davranış biçimleri ve alışkanlıklar kazandırılır, toplumda kurallara uyma alışkanlığı yine eğitimle kazandırılır. Eğitimle bireyin kendisini, çevresini tanıması sağlanmış olur. Eğitimle bireye kendisini ve çevresini nasıl kullanacağı, değiştireceği, değerlendireceği öğretilmiş olur. Tüm bu nedenler eğitim faaliyetini herkes için zorunlu bir faaliyet haline getirir. ısteyen eğitim alsın, isteyen almasın diyemezsiniz. Çünkü eğitim almamış bir kişi tek başına yaşamamaktadır. ıçinde yaşadığı toplumda diğer insanlarla etkileşime girmek zorundadır. Etkileşime girdiği ortamlarda eğitimsizliğin verdiği bir takım olumsuz davranışlar ortama zarar verebilir. Toplumsal yaşamda var olan veya olması gereken düzeni bozabilir. ınsan doğuştan büyük bir potansiyele sahiptir. Sahip olduğu bu potansiyel eğitimle harekete geçirilebilir. Eğitim olmaksızın bu potansiyelin ortaya çıkması neredeyse imkansızdır. ınsanın eğitilmemesi sahip olduğu potansiyelin boş yere harcanması anlamına gelir. Bu nedenle her bireyin mutlaka eğitilmesi, eğitim sürecinden geçmesi gerekir. Bu hayatın gerçeklerinden birisidir. Eğitim faaliyeti insan niteliklerini geliştirme sürecidir. ınsan niteliklerinin belirlenmesi insanın tanınmasını gerektirir. Bireysel olarak insandan bahsedebileceğimiz gibi toplumsal olarak da insandan yani insanlıktan bahsedebiliriz. Bireysel olarak insanın durumu ile toplumsal olarak insanın durumu aynı değildir. Toplum her ne kadar tek tek bireylerden de oluşsa toplum bireyler gibi davranmamaktadır. Tek tek bireylerin davranış şekilleriyle bireylerin bir araya gelmesi sonucu oluşan toplumun davranış şekilleri arasında farklılıklar olmaktadır. Toplumsal yaşamın kendine özgü özellikleri, davranış şekilleri, sahip olduğu kuralları varken bireyler de kendilerine özgü özelliklere sahiptir. Aslında toplumsal olarak bir insandan bahsetmek ne derece doğru olur bilemiyorum. ınsan toplum içinde de insandır. Birey olarak da insandır. Farklılık birey olarak tek başına kalınca gösterdiği davranışlarla toplum içinde bulunurken gösterdiği davranışlardadır. ınsan fiziksel yani bedensel bir takım özelliklere sahiptir. Fiziksel özellikler yanında ruhsal yani psikolojik özelliklere de sahiptir. Bedensel ve ruhsal özellikler insanın yaşadığı çevreyi şekillendirmesinde etkilidir. ınsanın toplumsallaşması, toplum içinde yaşaması onun ruhsal özelliklerinden kaynaklanıyor olabilir. ınsanlar yaşadıkları çevrede çeşitli ihtiyaçlarını karşılama isteği içinde bulundukları zaman bunu kendi başlarına gerçekleştirmek isteyebilir. Bu isteklerini tek başına gerçekleştiremedikleri zaman, yani buna güçleri yetmediği zaman bir başkasının yardımına ihtiyaç duyar. Bu durumda bir başkasını arar. Güçlerin birleştirilmesine gerek vardır. Bu gereksinim toplumsal yaşamı başlatan faktörlerden birisi olabilir. Bunun dışında başka faktörlerden de bahsedilebilir. ınsan niteliklerini geliştirmekten bahsederken bu niteliklerin çeşitliliğini de unutmamak gerekir. Yani insan nitelikleri denilince bir çok nitelikle karşı karşıya kalırız. Bu niteliklerden hangisinin geliştirileceği de önemlidir. ınsan niteliklerini geliştirmeye başlamadan önce hangi insan niteliklerinin geliştirileceğine karar verilmesi gerekir. Bu kararın kim tarafından verileceğinin belirlenmesi de yine bir başka sorundur. ınsanın niteliğine ilişkin bir çok görüşler çok eski dönemlere kadar uzanır. Bu alanda görüşler ortaya koymuş düşünürler, felsefe ekolleri, düşünce sistemleri var olmuştur. Ancak yine de bu soruya herkesin kabul ettiği kesin bir cevap verilememiştir. ınsan nitelikleri karmaşıktır. ınsan doğuştan büyük bir potansiyelle doğar. Bu potansiyelin işlenmesinin niteliğine göre insan şekillenir. ınsanın varlığına ilişkin çok değişik teoriler söz konusudur. ınsanın varlığına ilişkin sorulara kesin cevap verebilmek de mümkün değildir. Bu nedenle kesin bir kanıya varabilmek de imkansızdır. Yaşadığımız dünya üzerindeki mevcut duruma bakarak bir değerlendirme yapmak zorunda kalıyoruz. Eğitim kavramının bireye bakan yönleri yanında topluma bakan yönlerini de dikkate almamız gerekir. Eğitim kavramı bireyler açısından söz konusu olduğu zaman farklı şekilde tanımlanır, toplum söz konusu olduğunda da farklı tanımlanır. Eğitim bireyin kendi kendine yapabileceği bir faaliyet değildir. En azından belli gelişim dönemine kadar durum böyledir. Belli bir gelişim dönemine geldikten sonra bireyin kendi kendine eğitim yapabilmesi söz konusu olabilir. Buna kendini geliştirme denir. ınsan belirli bir gelişim dönemine ulaştığında -ki buna yetişkinlik, olgunluk, erginlik dönemi gibi farklı isimler verilmektedir- kendi kendine eğitim yollarını bulabilir. Kendi kendini eğitebilir. Kendini geliştirebilir. Ancak bu döneme ulaşıncaya kadar rehbere, yol göstericiye muhtaçtır. Aslında bir rehbere, yol göstericiye muhtaç olması bireylerin yaşamaları için olmazsa olmaz bir durum değildir. Bireyler temel ihtiyaçlarını bir yol göstericiye, rehbere ihtiyaç duymaksızın karşılayabilirler. Elbette belli bir gelişim dönemine gelinceye kadar çevresindekilerin yardım ve desteğine her zaman muhtaç olacaktır. Ama bu insan olarak var olabilmek için bir zorunluluktur. Böyle bir şey olmazsa insanın kendisi zaten varolmayacaktır. ınsanın birey olarak var olması kadın erkek iki farklı cins insanın varlığına bağlıdır. Bu iki cins bir araya gelince toplumsal yaşam da bir bakıma başlamış olur. Toplumsal yaşamın başlaması bir bakıma insanın varlığı ile başlar da diyebiliriz. ınsanın eğitimi de bir bakıma toplumsal yaşamın başlamasıyla aynı zamana rastlar. Bu gün insan bir topluluk içinde doğar derken topluluk kavramını toplum anlamında büyük bir kütle olarak ele alınabileceği gibi toplumun en küçük yapı taşı olan aile topluluğu olarak da ele alınabilir. Sonuçta insan toplum veya aile olsun bir topluluk içinde dünyaya gelir. Dünyaya geldiği topluluk içinde farklı insanlarla etkileşimde bulunur. Bu farklı insanlar öncelikle anne-babadır. Anne ve baba yeni doğan çocuğa öncelikle kalıtsal özellikler verir. Daha sonra ona toplumsal özellikler katmaya başlar. Bir bakıma insan niteliklerinin oluşum süreci ailenin oluşum süreciyle başlar. Ailenin oluşumu sonrası dünyaya gelen çocuk çevresel faktörlerle şekillenmeye başlar. Aileyi oluşturan anne ve baba çocuğa önce kalıtsal nitelikler verir. Daha sonra toplumsal nitelikler kazandırılmaya başlar. En temel insan niteliklerinin verildiği yer ailedir. ınsanın sahip olduğu tüm nitelikler kendisi gibi diğer insanların kendisine verdiği niteliklerdir. Aileyi oluşturan bireyler de daha önce başka bir ailenin niteliklerini almış olarak varlıklarını sürdürmüşlerdir. O zaman bireyin sahip olduğu niteliklere ilişkin değerlendirme yaparken bireyin içinde dünyaya geldiği aile ortamının niteliklerini, o ailenin daha önce yaşadığı, varolduğu diğer ailenin niteliklerini, o ailelerin etkileşimde bulunduğu diğer ailelerin niteliklerini yani toplumsal yaşamın niteliklerini dikkate almak gerekir. Önceki aile nitelikleri kültür olarak isimlendirilir. Dolayısıyla insan niteliklerine ilişkin değerlendirmeler yaparken kültür, toplumsal yaşam, bireyin bedensel ve ruhsal özelliklerinin mutlaka dikkate alınması gerekecektir. ınsan niteliklerine ilişkin değerlendirmelerle eğitim arasında doğrudan bir ilişki olduğuna göre eğitimle kültür, toplumsal yaşam, bireylerin bedensel ve ruhsal özellikleri arasındaki ilişkiyi de görmezden gelemeyiz.