Konuk Yazar
6 Nisan 2014
Dünyada turizmi, yuvarlarsak 1 milyara yakın insanın
katılımıyla, 1 trilyon dolarlık ticaret hacmine dayanmıştır. Turizm dünyadaki
ekonomik krizlere rağmen hızla büyüyen, bir çok ülkede ekonomik büyümenin ve
gelişmenin kaynağı olarak gelişmesini sürdüren, önemli bir sektör olmaya devam
etmektedir.
Ülkeler için turizm, döviz arzını artırarak ödemeler
bilançosun açıklarının azaltılması, milli paraya değer kazandırması, turizm
gelirlerinin diğer sektörler arasında tekrar dağılımı yeni yatırımlara ve yeni
yatırımlarda istihdam ve bölgesel kalkınmaya yol açarak ekonomide canlılık
yaratan en önemli sektörlerin başında gelmektedir.
Turizm sosyal ve kültürel açıdan da insanların birbirlerini
tanımlarına imkan vererek dünya barışına katkı sunan önemli bir sosyal
sektördür.
Türkiye 1980’li yıllardan başlayarak, dünya turizminde
önemli yer edinemeye başlamıştır.
20-30 yıllık süre zarfında, dünya turizm liginde, turizm
geliri ve turist sayısı açısından 20. sıralardan ilk on’a
tırmanabilmiştir. 2011 yılında 31 milyon
456 bin turist ile dünya turizm sıralamasında 7. ve 23 milyar dolar turizm
geliri ile de 9. sırada yer almıştır. Ancak Türkiye; doğal, tarihi ve kültürel
değerler açısından dünyanın hiçbir ülkesi ile kıyaslanamayacak potansiyele
sahiptir. Bu potansiyeliyle dünya turizm liginde ilk sırada yer alabilir.
Bunun için Türkiye, sahip olduğu bu turizm değerlerinden,
tüm dünya insanlarının ilgisini çekebilecek olanlarını insanlara sunma
sorumluluğunu da taşımaktadır.
GÖBEKLİTEPE’NİN GİZEMİ
Dünyanın ilgisini çekebilecek eserlerin en başında şüphesiz
Göbekli Tepe gelmektedir.
Göbekli Tepe, Eski dünyada, bilim adamları tarafından
medeniyetlerin beşiği olarak kabul edilen Fırat ve Dicle nehirleri arasında yer
alan, verimli toprakların olduğu yukarı Mezopotamya’da, bugünkü Şanlıurfa il
sınırları içinde yer alan, Erken Neolotik döneme ait, yaklaşık 11 500 yıl
öncesi insanların atalarının anıtsal eseridir.
Muhtemelen Adem ile havanın yaşadığı, ilk tarımın yapıldığı
(Göbekli Tepe civarındaki Karacadağ’ın bazı buğday türlerinin gen merkezi
olduğu bilinmektedir.),
İnsanların ritüel amaçlarla toplandıkları, insanlık tarihi
açısından çok önemli bir inanç merkezi ve muhtemelen de ilk insan atalarının
ortak ibadet merkezidir Göbekli Tepe.
Göbekli Tepe’nin bulunduğu Şanlıurfa, sondan başlarsak tek
tanrılı dinlerin Atası Hz. İbrahim doğduğu mağara ile (ki dünyanın en eski
insan heykeli de Balıklıgöl’de bulunmuştur)
Yine Hz. İbrahim’in kenti olarak da anılan Harran’daki Sin
mabedi ile, Gökcisimlerine tapınma merkezi olan Soğmatar ile ve de henüz inanç
açısından tamamen açıklanamayan Göbekli Tepe ile içinde barındırdığı insanlık
tarihine ait gizemlerin araştırılmasını bekliyor. Şanlıurfa bu yönüyle
neredeyse insanlığın tüm evrelerindeki inanç sistemlerini içinde barındıran
adeta bir inançlar laboratuarı olarak tüm dünya teologlarının ilgisini
beklemektedir.
Ünlü Alman Filozof Goethe’nin insanlık tarihini bilmenin
önemine atfen dediği: “3000 yıllık insan tarihinin hesabını yapmayan insan
zavallı insandır.” Sözü. Henüz yerleşik hayata geçmeyen ilk insanların tören ve
buluşma noktası olan Göbekli Tepe, 11.500 yıl öncesi insanların, atalarının
eserleri olarak, tüm dünya insanlarının ilgisini çekebilecek gizemi içinde
barındırmaktadır.
Bu gizem, İngiltere deki Stonehange’den, Mısır’daki
piramitlerden daha büyük bir ilgi uyandıracak düzeydedir.
Türkiye sadece Göbekli Tepe ile dünya genelinden turistlerin
ilgisini çekebilir. Göbekli Tepe bu potansiyele ve gizemlere sahiptir. Göbekli
tepeyi dünyaya tanıtma sorumluluğumuzu yerine getirirsek, her yıl Türkiye’ye
gelen turist sayısını 100 Milyon’a ve Şanlıurfa’ya gelen turist sayısını 10
Milyon’a çıkarabiliriz.
Göbekli Tepe’nin tarihte ilk insanın atalarını buluşturan
bir nokta olduğunu hatırlatarak, üzerimize düşeni yaparsak, tüm dünya insanlarını Göbekli Tepe de, ilk
çağlardaki gibi kardeşlik duyguları içinde buluşturabiliriz.
Hasan Kırmızı (Öğretim Görevlisi)