Sabri Dişli
3 Ağustos 2006
Bingöl’ün Genç ılçesi…. Keskindir kış, acımasızdır Bingöl’de.. Yazdan odun toplamaca oynar üç çocuk ormanda…. Ve bir patlama duyulur ana hissiyatının kulağında… Parçalanmış bedenciklerden bir ayak parçası… evladın ciğerin parçası, çığlık atıyor, belki yerine dikilir umuduyla… Duyan yok… Mayına basmışlar çocuklar, mayın yoktu oyunda…. * Irak, Ebu Garip… Kız 12 yaşında, oyun oynar evinde savaşa inat… Vahşi adamlar üniformalı, eve girer, kır kapı. Familyası kanlar içinde, yok olur. Silah sesine karşın, insan sesi sus pus. Cesetlerin üstünde…. Oyun durmamış… Ölümü arar çocuk oyunda… Katliamın üstüne çirkefin iğrenç tablosu çizilir küçücük bedene. Gitar eşliğinde katliamın melodisi tüm dünyaya duyurulur… Arlanmadan televizyonlarda izler dünya… Oysa oyunda tecavüz yoktur… * Telaviv… Füzeler serseri serseri gezer… Onca savaşan ve savaştıran dururken… silahlar, silahçı ve silah deposu dururken bir çocuğu bulur. * Filistin… Taşın usta fırlatıcıları, dello taş oynar doğuştan… koza kırık… sapan atar… Hedefi derecelerle ölçmeden. Bir yanda; kurşun, top, füze, güdümlü, kimyasallar Karşı da; çeçinde taş. Bunun da adı savaş…. Bir kanguru yavrusu gibi babasının sırtında, kurşuna karşı kase gezen o çocuk… O da sese, ses vermiyor artık. * Ürdün? mezbahaya dönüyor… şeytanın bile kıyamayacağı kadar çok… çok çocuk ölüyor çok… çocuklar savaşıyor… askerler mi dökülüyor onlar mı savaşıyor oyunlarda geri dönmece yok oyunda… dirilmece de yok. Urfa dili: Çeç: çocuk eli… Dello-taş, koza kırık:çocukların taşla oynadığı oyun.