Mehmet Göncü
25 Eylül 2013
Kıymetli
okuyucularım, zaman zaman düşünüyorum; Üzerinde yaşadığımız ve adına dünya
dediğimiz bu gezegende hemen hemen tüm canlılar neden birbirleri ile kavga
ederler ve bunların arasında en kavgacı olan ise hangisidir?
İşte
bu soruya bir cevap bulmak için ilimiz Urfa, ilim çevrelerince ve bilge
arkadaşlarla biraz araştırma yaptım.
Benim
anladığım kadarı ile canlılar savunma ve yaşam enerjisi temin etmek için güçlü
olmak ve bu gücü de sürekli kalıcı halde tutmak için mücadele ediyorlar.
Güç
ise malumunuz olduğu üzere, alınan enerjinin miktarı ve çeşidi ile doğru
orantılıdır.
Dikkat
ettim, otla beslenen canlılar daha az kavgacı, etle beslenenler ise daha çok
kavgacı ve saldırgan oluyorlar.
Örneğin
Otla beslenen Fil, Zürafa, Antilop ve Ceylan gibi hayvanlara bir bakın. Birde
etle beslenen canlıları inceleyin. Hiç kuşku yok ki etle beslenenlerin daha
kavgacı ve saldırgan olduklarını göreceksiniz.
Bu
gerçek de gösteriyor ki, etten elde edilen yaşam enerjisinin içinde
saldırganlık hormonları çok çok daha fazladır.
Yaradan
böyle dizayn etmiş.
Bir
aslanın bir Ceylan’ı yakalayıp parçalaması ile bir Ceylanın bir fidanı ve bir
ot kümesini koparıp yemesi arasında fazla bir fark yoktur.
O
nedenle; Bilim literatüründe “Tabiat ana ne zalimdir, ne de merhametlidir.
Olması gerektiği gibidir” diye açıklanıyor.
Bu
konuda semavi inançlar da “Otun ete çevrilmesinde bir terfi olayı vardır”
demektedir. Örneğin yarı canlı olan otun bir Ceylan tarafından yenilmesinden
sonra ot hareket eden bir vücutta terfi etmektedir.
Gelelim
insan denilen canlıya…
Bu
tür, hem etle, hem de otla beslenen ve tabiatta benzeri hemen hemen yok veya
çok az olan bir tür canlıdır.
Tabir
caizse otla beslendiği için bazen kuzu, etle beslendiği için de bazen kaplan
gibi oluyor.
Üstelik
insan yalnız yaşamı sürdürmek için de mücadele etmez. Şuurlu bir varlık
olduğundan dolayı yaşam olgusu içinde saygı görmek amacı ile de mücadele eder.
İşte
bu mücadelesi esnasında çok büyük kavgalar meydana gelir.
Araştırmalarım
sonucu üzülerek öğrendim ki; insanlık tarihinin bilinen sayfalarında Ademoğlu
çok az bir zaman dilimi içerisinde birbirleri ile savaşmamış. Diğer zamanlar ki
çok büyük bir oranda hep birbirleri ile savaşmışlar ve birbirlerini
öldürmüşlerdir. Esefle söyleyebilirim
ki, bu acı gerçeği insanlık tarihinin çöplüklerinden toplanan ibret verici
sayfalardan öğreniyoruz.
Öte
yandan günümüze bir bakın; dünyamızın dört bir tarafından her gün kavga, şiddet
ve hatta vahşet haberleri geliyor.
Bazen
bu kavgacı canlı hiçbir şey bulamazsa tatmin olmak için çeşit çeşit kavgalar
icat ediyor. Örneğin; Boks müsabakaları, Arenalarda Boğa ve Matador güreşleri gibi, ayrıca hemen hemen yaptıkları
bütün filmlerde, vurdulu-kırdılı sahneler, velhasıl hep üzücü olaylar.
Bu
olumsuz durum karşısında elimizden de fazla bir şey gelmiyor.
Bana
göre, çare olarak yüreğimizi aşk, muhabbet, şefkat, hoşgörü ve merhametle
doldurmanın yollarını aramalı ve her türlü şiddetten de yüce ALLAH’a
sığınmalıyız.
Dürüst
ve şeffaf bir toplumda; lütufta geride, kahırda önde olan dostlarınızın çok
olması dileği ile kalın sağlıcakla.