Ali H. Demir
17 Ekim 2006
Toplumda belli bir yaşa gelen her bireyin okula gitmesi kanuni bir zorunluluk olması yanında ailelerin eğitime verdikleri öneme göre her ailenin talep ettiği bir hizmet olarak eğitim önemli bir konumda. Bu anlamda okul çağına gelmiş çocukların okula gitmesi yani bu çocukların okullaştırılması önemli bir hizmet planlamasını gerektirmekte. Toplumda eğitimi talep edip bu hizmetten yararlanmak isteyenlerin okullaştırılması için karşılaşılan problemlerle eğitimi talep etmeyenlerin okullaştırılması için karşılaşılan problemler birbirinden farklı planlamaları ve önlemleri gerektirmektedir. Eğitim hizmetini talep edenlerin bu taleplerini karşılama durumunda kalan bir yönetim, var olan talebe göre planlama yapması gerekirken bu hizmeti talep etmeyenlere karşı yönetimin yapması gereken veya çözmesi gereken sorunlar daha fazla ve daha karmaşıktır. Bugün ülkemizde hem eğitimi talep edenlerle hem de eğitimi talep etmeyenlerle ilgili olarak yönetimin yaşadığı büyük sorunlar var. Eğitimi talep edenlerin taleplerini karşılama yönünde yönetimin üzerine düşen görevler okul yapımı, personel atanması, araç gereç temini, okulun yaşaması ve fonksiyonlarını yerine getirmesi için kaynaklar temin etmek olarak sıralanabilir. Eğitimi talep etmeyenler için de madem ki eğitim talep edilmiyor öyleyse yapılacak bir şey yok diye düşünülemez. Bu nedenle kanunlarda eğitim bir hizmet olarak görülmesi yanında bir ödev olarak da kabul edilmiş ve bu ödevin yerine getirilmesi için yasalara yaptırımlar konulmuştur. Bundan dolayı eğitim, talep etmeyenler için de bir zorunluluk olarak yasal düzenlemelerin konusu olmuştur. Bu durum yönetim açısından ikinci bir sorunu getirmektedir. Eğitimi talep etmeyenlere de eğitim hizmetini götürmek. Bir hizmeti talep etmeyen insanlara bu hizmeti nasıl götürebiliriz? Götürülebilse bile etkili bir şekilde bu hizmetten sonuç, verim alınabilir mi? Ülkenin bir kısım yerlerinde bu durumla karşı karşıyayız. Eğitimi çeşitli nedenlere bağlı olarak yeterince talep etmeyen insanlara eğitim hizmeti götürmek gibi bir durum var. Bu durumda yapılması gereken ilk şey, eğitimin talep edilmesinin önündeki engellerin neler olduğu konusunda doğru teşhisler koymak olmalıdır. Doğru yapılacak bir teşhis çözümün de doğru ve etkili olma şansını arttıracaktır. Gereksinimlerde öncelik sonralık sıralamasının yapıldığı bir gerçek. Bu anlamda insanlar birincil öncelikli gereksinimlerini karşılamadan ikinci, üçüncü derecedeki gereksinimlerini karşılama yönünde bir çaba harcama ihtiyacı duymuyorlar. Eğitim gereksiniminden daha öncelikli gereksinimler insanların eğitime bakışını etkiliyor. Eğitim ihtiyacı insan için öncelikli ihtiyaçlardan biri değildir. ınsanın ihtiyaçlarından fiziksel, bedensel, güvenlik gibi temel ihtiyaçlar daha öncelikli bir yere sahiptir. Eğitim ise sosyal ihtiyaçlar kapsamında düşünülebilir. Eğitim insanın yeterliliklerini en üst düzeye çıkarmak için gerekli olan bir araçtır. Eğitimi sosyal bir ihtiyaç olarak kabul edersek sosyal ihtiyaçlar herkes tarafından aynı oranda istenmez. Bu durumda bu ihtiyacı öncelikli olarak kabul edip talep eden, isteyen bir birey diğerlerine göre bu ihtiyacını daha fazla tatmin etmek için gayret gösterebilir. Dolayısı ile sosyal yönü olan eğitim ihtiyacı kişinin bunu talep edip etmemesine göre etkili olmaktadır. Yaşadığımız yörelerde tarım faaliyetlerinin yaygın olması, tarım faaliyetlerinin yürütülüş biçimi toplumun eğitime bakışını önemli şekilde etkiliyor. ınsanlar öncelikle temel ailevi gereksinimlerini karşılamak için çalışmak zorundalar. Çalışma alanı olarak da tarımı seçiyorlar. Yörenin içinde bulunduğu şartlar gereği ailelerin çoğu tarıma dayalı bir çalışma alanını seçmek zorunda kalıyorlar. Böyle olunca tarım işlerinin yoğun olarak yapıldığı dönemlerde öğrenciler okula gitmekten daha çok ailelerle birlikte tarlalarda çalışıyorlar veya tarlada çalışan ailelerine kardeşlerine bakarak veya bir başka şekilde yardımcı olmaya çalışıyorlar. Kırsal kesimde yaşanan bu sorunlar kente gelince farklı şekillerde ancak aynı sonuca yol açarak yine ortaya çıkıyorlar. Devlet eğitim hizmetini toplumsal bir görev olarak görüyor. Bu anlamda isteyen eğitimi talep etsin, isteyen etmesin diyemiyor. Dolayısıyla eğitimi herkes için yaygınlaştırmak zorunda. Özellikle de zorunlu olarak tüm vatandaşların alması gereken temel eğitimin yaygınlaştırılması ve tüm vatandaşların bu sistemin içinden geçirilmesi bir zorunluluk. Bu zorunluluk en küçük yerleşim birimlerine kadar okul yapılmasını ve öğretmen gönderilmesini gerektiriyor. Bu durumda öğretmenlerin bu okullarda bulunması, görev yapması, devletin belirlediği eğitim amaçlarını gerçekleştirici çalışmaları yapmaları gerekiyor. Öğretmenlerin bu görevleri layıkıyla yerine getirebilmeleri için eğitim konusunda iyi yetişmeleri yanında gittikleri, görev yaptıkları okullarda eğitim etkinliklerini yürütme konusunda yalnız kalmamaları gerekiyor. Toplumu oluşturan tüm bireylerin ortak bir kültüre, ortak bir bakış açısına sahip olabilmesi, ortak bir düşünme biçimine sahip olabilmeleri için ortak bir geçmişe, ortak bir yaşam biçimine sahip olmaları gerekir. Bunun sağlanabilmesi ise toplumsal etkileşimin gücüne bağlıdır. Güçlü bir toplumsal etkileşim sağlanabilirse istenen sonuçlara ulaşılabilir. Toplumsal etkileşim ise toplumsal hareketlilikle sağlanabilir. Toplumsal hareketlilik toplum içindeki bireylerin bulundukları yerler dışındaki kişilerle de sürekli bir etkileşim içinde olmalarını gerektirir. Dolayısıyla eğitimle ulaşılmak istenen hedeflerin gerçekleştirilebilmesi için toplumsal etkileşimin güçlendirilmesi ön şarttır. Bunun sağlanabilmesi ise okullar dışındaki pek çok başka kurumsal yapının istekli ve uzun süreli işbirliğine bağlıdır ki kısa sürede bunu sağlayabilmek ülkemiz şartlarında şu an için mümkün görünmemektedir. şu anki uygulamalara bakınca eğitime dair hedeflere ulaşma yolunda, hedeflerle aramızdaki mesafe her geçen gün artmaktadır. Bu mesafenin kapanması konusunda özellikle yöneticilere büyük iş düşmektedir. Yöneticiler deyince sadece eğitim yöneticileri değil merkezi ve yerel tüm düzeylerde görev yapan yöneticiler akla gelmelidir. Özellikle de toplumsal yaşamda etki gücüne sahip yöneticiler üzerinde çok daha büyük görevler düşüyor. Selam ve saygılar…