İbrahim Halil Okuyan
29 Aralık 2016
“Pakistanlı
Dr. İşân Hüseyni yaptığı büyük hizmetlerden dolayı ödül almak için uluslararası
bir konferansa gidiyordu.
Uçağa bindi.
Ancak havada bir
arıza olmuş ve yıldırım çarpması sonucu uçak en yakın havaalanına inmek zorunda
kalmıştı.
Bir sonraki uçak
16 saat sonra kalkacaktı.
Sinirlendi ve
“O toplantıya muhakkak yetişmem lazım. 16 saat bekleyemem” diye
bağırdı.
Görevliler
gideceği şehrin 6 saat uzaklıkta olduğunu ve isterse araba kiralayarak
gidebileceğini söylediler.
Acele yola çıktı
ama aksilik bu sefer de yolda şiddetli yağmurdan göz gözü görmez olmuş ve
selden dolayı araç gidemez olmuştu.
Yol kenarında eski
bir evin kapısını çalıp hızla içeri girdi.
Yaşlı bir kadın
içeride oturuyordu.
Süratle ona
“Telefonu verir misin telefon etmem lazım” dediğinde kadın tebessüm
ederek dedi ki: “Görmüyor musun evladım ne telefonu.
Burada ne telefon
ne de elektrik var.
Geç az dinlen,
yemek ye, çay iç
sonra düşünürsün bu işleri“
Adam çaresiz az
ısınarak yemek yedi ve çayını yudumlarken yaşlı kadın namaz kılıp uzun uzun
dualar etti.
Dikkatle
baktığında kadının bir beşiği salladığını ve beşikte çok küçük bir bebeğin
hareketsiz durduğunu gördü.
“Kimin bu
bebek anacığım? Hayırdır bu kadar uzun ağlayarak dua ettin“
Yaşlı kadın:
“Hem annesi
hem de babasından yetim olan torunumdur.
Ağır hastalığı
var.
Bölgedeki hiçbir
doktor çaresini bulamadı.
İşan Hüseyni adlı
bir doktor var.
Çaresi ondadır
dediler.
Ancak çok uzakta
olduğundan
birkaç gündür
Allah’a dua ediyorum ki Allah bu bebeğin işini kolaylaştırsın.
– Doktor Hüseyni
ağlayarak dedi ki “Kalk anacığım. Allah senin duanı kabul etti.
Senin duan
yıldırımlar çaktırıp uçağı yere indirdi.
Seller akıttı ve
sonunda beni size ulaştırdı.
Dr. İşan Hüseyni
benim.
Allahın kullarına
böylece isteğini ulaştıracağına kalpten iman ettim.
Bütün yollar
kapanınca yeri göğü yaratana sığın. Onun iltiması dua“
alıntıdır.
Saygılarımla..
İbrahim Halil
Okuyan
İnşaat Yüksek
Mühendisi
29.12.2016 İstanbul