Av. İzzet Doğan
27 Temmuz 2021
Geçen hafta dünyada ve ülkemizde yaşanan sel felaketlerini film sahnelerini izler gibi şaşkınlık ve üzüntüyle izledik.
Avustralya’nın bir kentinde sel felaketi başlamış. Suyun içindesiniz. Eşiniz suyun şiddeti karşısında şoka girmiş, kımıldamıyor. Geçen her saniye, her dakika içinde suyun şiddeti artarken seviyesi de yükseliyor. Kurtuluş için ya karşıya geçeceksiniz veya sele kapılıp gideceksiniz. “Sophie’nin Seçimi” gibi bir şey!
O can pazarı içinde eşinizi ikna edip cesur bir kararla karşıya geçmeye başlıyorsunuz.
Yolun ortasında bu kez eşiniz dengesini kaybediyor. Can havliyle kazağından tutuyor, tutunacak bir yer arıyor ama bulamıyorsunuz. Suyun ortasındasınız artık…
İşte tam bu sırada oğluyla birlikte evine giren suları önlemek isteyen komşu Alexander Eisenmannsizi görüyor ve gözünü bile kırpmadan suya atlayıpsizin kurtulmanıza yardımcı oluyor eşinizle birlikte bahçe duvarına tırmanıp çaresizlik içinde geçmek bilmeyen dakikalar içinde sizi kurtarmaya gelecek ekibi bekliyorsunuz.Sonuç mutlu son.
BAlexanderEisenmann’a sesleniyorum bir kez daha. Bize insanlığın ölmediğini hatırlattığınız için teşekkür ediyoruz.
Bir sahne de Çin’den. Selin şiddetinden asfalt çökmüş. İçindeki insanlar can çekişirken yardıma koşan, elini çukura uzatan telaşlı insanlar…Bir kez dana insanlık henüz ölmemiş diye düşünüyorsunuz. İşte bu sırada asfalt yeniden çöküyor ve can çekişen insanları kurtarmaya çalışan insanlarda çukura düşüyor.
2021 yılının temmuz ayı batıdan doğuya doğru sel felaketinin yaşandığı bir zaman dilimi oldu.
Alt yapısı eksiksizdir diye düşündüğümüz Almanya da aşırı yağışlardan ötürü sel ve su baskınlarından 141 kişi öldü ve onlarca kişide kayıp.
Gökyüzü yırtıldı ve bir yılda yağan yağmur bir gecede yağarak insanları uykularında yakaladı.
Yapılan açıklamada 670 kişinin de yaralandığı, kayıpları arama kurtarma çalışmalarının ise devam ettiği kaydedildi. Giderilmesi olanaksız manevi zarar bir yana, maddi zararın 1.3 Euro olduğu hesaplandı.
Rize’de 7 saatte metrekareye 220 kilogram yağış düştü. Sel nedeni ile 6 kişi yaşamını yitirdi, halen iki kişi kayıp. Ayrıca bin 217 bina ağır hasarlı ve3 bin 98 bağımsız bölüm de hasarlı.
Çin’in devlet haber ajansı Xinhua’da yer alan habere göre, Henan’a bağlı Zhengzhou kentinde dünkü yağışların ardından meydana gelen selde can kayıpları yaşandı.
Arama kurtarma ekipleri, şimdiye kadar selin etkili olduğu bölgelerde 12 kişinin cansız bedenine ulaşırken 100 binin üzerinde kişi ise güvenli bölgelere yerleştirildi.
Anımsarsanız 2012 yılında Sandy fırtınası yüzünden ölenlerin sayısı Karayip adalarında 69 kişiyi ABD de ise 80 kişiyi aşmış, maddi zarar ise 50 milyar dolar civarında olmuştu.
Amerika, Almanya, Belçika, Avusturya, Türkiye, Çin, Avustralya derken 2021 yılı temmuz ayında batıdan doğuya yaşanan bu felaketlerde medyada da inanılmaz görüntüler izledik.
Sele dönüşen su önüne gelen canlı cansız her şeyi silip süpürüyor. Dünya sanki inanılmaz bir çelişki yaşıyor. Bir yandan susuzluk nedeni ile göller-nehirler kururken bir yandan da bir yılda yağacak yağmur bir gecede yağıyor.
İnsanlar doğayı bozunca doğada intikamını alıyor. Bazı kentlerde ağaçlar kesilip yerleri beton yığınına döndüğünden toprak suyu çekemiyor. Biriken su akacak doğal yatağını bulamıyor.
Deprem için olduğu gibi su ve sel baskınları içinde bir erken uyarı yönteminin geliştirilmesi zorunlu olduğu gibi alt yapı çalışmaları da çok önemli.
En önemlisi bu olaylardan ders çıkarmak ve gecikmeden gereken önlemleri almak, daha fazla gecikmeden çevreyi korumak.
Çevre sorunları tüm dünyada giderek tırmanıyor. Denizler bile girilemez hale gelirken ormanlar yanıyor. Çarpık kentleşme nedeni ile yeşil alanlar betona dönüşüyor. Bazı canlı türleri yok olmakla karşı karşıya. Daha önce de “Denizi Öldürmek” başlıklı yazımda belirttiğim gibi Marmara denizi maviliğini yitirdi, yeşile döndü, içindeki oksijen oranı da düşünce balık türleri yok oldu.
Biz de ve dünyanın her tarafında çevreyi-doğayı, havayı, suyu, toprağı koruyacak önlemler alınmalı, akademisyen, çevre gönüllüleri, sanatçılar, doğal felaketlerin zararlarını önlemeye çalışanlar, tüketim toplumu anlaşışına karşı koyanlar ve medya birlikte çalışmalıdır
Görüşmemizde sözünü ettiği röportajlarını okuduğum Birleşmiş Milletlere bağlı Global Ekolojik Köyler Ağı’nın (Global Ecovillage Network) uluslararası elçisi Maya Galimidi yaşamının son 5 yılını çölde geçirmiş. Orada kum fırtınaları yaşamış, yıldızların altında uyumuş, sürdürülebilir yaşam deneyimleri ile tanışmış.9 Temmuz 2021 günlü Şantiye adlı dergide: “Necef çölü benim öğretmenim oldu” diyor ve ekliyor: “Hayatımızın vazgeçilmez parçaları olduğunu varsaydığımız şeyler olmadan da yaşamı sürdürebilmek çok büyük bir güç, özgürlük ve umut veriyor insana…”
Necef çölü Galimidi arkadaşımızın öğretmeni olurken, yaşanan iklim değişiklikleri, doğal felaketler, termik ve nükleer santraller ile altın arayışları içinyaşadıkları çevreyi korumak isteyen köylülerin haykırışları, tüketim toplumu anlayışı, savaşlar, zorunlu göçler, adaletsizliklerden de bizim ders alacağımız olaylar olmalı.
Sonuçta doğayla kucaklaşmalı, barışmalı ve çocuklarımıza felaketlerle dolu bir dünya yerini yaşanabilir bir dünya bırakmalıyız.
Galimidi arkadaşımızın öncüsü olduğu görüşün sloganlarını yaşama geçirelim ve doğayla kapışmak, doğayı bozmak yerine “doğayla güçlenelim”.