Mehmet Göncü
15 Temmuz 2016
Kıymetli
okuyucularım, bildiğiniz gibi yazımın konu başlığındaki hoyrat şeklinde
ilimizde de söylenen bu anlamlı söz gerçekten yaşam olgusu ve döngüsünü çok
güzel açıklamaktadır.
Şöyle ki;
malumunuz olduğu gibi insan denilen canlı, doğanın bir parçasıdır.
Doğada ise yaşamın
sürdürülebilmesi için güçlü olmak gerekiyor. Yani bir anlamda zayıfa, güçsüze
yer yoktur.
Bu durumun
yadırganacak bir yanı da yoktur.
Çünkü doğa ne
zalimdir, ne de mazlumdur. Olması gerektiği gibidir.
Ancak insan,
şuurlu bir canlı olduğu için uygarlaşma süreci içerisinde, bu konuda doğadan
soyutlanmış, zayıfı, güçsüzü koruma altına almış, hastalar için hastaneler,
yaşlı-kimsesiz ve gücünü yitirmişler için bakım evleri kurmuştur.
Burada en önemli
husus, bireyin ve toplumun uygarlaşmasıdır.
Uygarlaşan birey
ve toplumlar, gücünü yitirmiş bireyleri ve toplulukları şefkat ve merhametle
koruma altına alırlar.
Ancak insanoğlu
medeni olma sürecinde, bilimsel verilere göre henüz yüzde yirmi seviyesinde
uygarlaşabilmiştir.
Bu nedenle;
yazımın başlığında belirttiğim hoyratta olduğu gibi günümüz dünyasında her gün
binlerce acımasız ve ilkel olay yaşanıyor.
Çare ve tek çözüm yolu olarak ‘Daha çok uygarlaşabilmektir.’
Onun için ise çok
boyutlu, genel ve özel öğrenimle pozitif anlamda çevre ve aile öğretisi
olmalıdır.
Dürüst ve şeffaf
bir toplumda, engin gönüllü dostlarınızın çok olması dileğiyle kalın
sağlıcakla.