Nejat Karagöz
16 Eylül 2021
İlk defa 2019 yılının Kasım ayında adını duyduk.
Çin’in Wuhan eyaletinde ortaya çıktığı söylendi; “Ölümcül bir virüsmüş…” falan denildi.
Ardından hızla dünyaya yayıldı. Bugün itibariyle dünyada 227 milyondan fazla insan enfekte olmuş,
3 milyondan fazla can kaybı yaşanmış durumda…
Türkiye’de ise 6 milyondan fazla vaka ve 600 binden fazla can kaybı var.
Ülkemizde bu virüse karşı alınan tedbirler ise bugün üzerinde duracağımız bir konu…
Ortadoğu kafasıyla;
Virüse hafta içi tatil yaptırıp, hafta sonu mesai yazdık, insanlarımıza bulaşmasın diye de insanlarımızı hafta sonları eve kapattık.
Gündüzleri bütün gün çarşı pazarı yasakladığımız virüsü, gece sokağa saldık ama insanlarımızı korumak (!) için geceleri de eve kapattık…
Parti kongrelerinde kimseye ilişmeyen virüsü, dernek toplantılarına yönlendirdik ama insanımıza (bulaşmasın diye de) dernek toplantılarını yasakladık…
Böyle akıllıca tedbirlerle bu virüsle mücadele ettik iki sene… Virüsün gardı düştü, bizimle savaşmaktan yoruldu, bitti, helak oldu…
Sıra geldi okulların açılmasına.
Şimdi okulları açabilirdik artık ama o da ne.
Hangi yüksek aklın ürünü olduğunu anlayamadığımız bir uygulama ile:
Sabah ve öğlen sonrası olmak üzere iki program dâhilinde okula giden öğrencileri toplayıp, tamamını sabah 8,00-8,30’dan öğle sonrası saat 14 sularına kadar, iç içe, yan yana, üst üste tıktık okullara…
Sırf öğretmenlerimiz, okul idarecilerimiz bir iki saat daha az eğleşsin okullarda diye…
Ve beklenen felaket de kapıyı çalmakta gecikmedi elbet; okulun açıldığı ilk haftadan itibaren bazı sınıfları karantinaya aldık… Çünkü okullar hastalık saçmaya başladı bile…
Baylar!
Eğitimin başındaki, karar merciindeki efendiler!
Gelin dünyanın en ileri memleketlerindeki gibi, aklınızı kullanın, en azından oralardan örnek alın.
Bu iş ciddi.
Bu iş bir felakete dönüşmeden önlem alın.
En azından bir yıllığına eğitimi iki, hatta mümkünse üç programlı yapın, sınıfları seyreltin.
Bu çocukları canına kıymayın, aileleri üzmeyin, milletin huzurunu bozmayın…
Öğretmen eksiğimiz varsa, “bazı yerlerin “ şatafatından feragat edip öğretmen atayın ama bu işi mutlaka çözün…
Devlet, okul, veli ve öğrenci el ele verecek, bu iş çözülecek… Başka yolu yok.
Çok haklısın dostum çok