Bülent Okutan
27 Nisan 2007
Uzun sayılabilecek bir aradan sonra yeniden merhaba.
Sizlerden ayrı kalmak, sizlere yorumlarımı sunamamak gerçekten beni üzdü gibi klasik bir giriş yapayım ve hemen sözün özüne geçeyim istiyorum.
Havalar her ne kadar daha tam olarak ısınmamışta olsa ülkenin, özellikle de Ankara’nın havasının çok sıcak hatta kaynar olduğu yadsınamaz.Özellikle Çankaya Yokuşu. 16 şubat tarihli yazımda yani 2 ay 10 gün önce biraz müneccimlik yapmış Erdoğan’ın kesinlikle aday bile olmayacağını iddia etmiştim. Tarih 26 Nisan ve Erdoğan aday değil!…
Peki aday kim? Abdullah Gül. AKP’lilerin tabiri ile ‘Çankaya’nın Gül’ü’ Henüz Pembe Köşk’ün bahçesine ekilmemiş bir gül!…
Özellikle şanlıurfa ile ilgili internet sitelerini yokluğum sırasında hep takip ettim. Düne kadar. ılgimi çeken bu sitelerde yazan hemşerilerimin aday olan Gül’ü şimdiden benimseyip, devlete millete hayırlı olsun temennileri ile yorumlarına konu etmeleriydi. ıyide Gül daha seçilmediki! Seçileceğinide sanmıyorum.
Burada bazılarınız Gül’ü beğenmediğimi yada benimsemediğimi düşünebilir, ama o orandada yanılır. Bana göre AKP’nin en iyisi Abdullah Gül. Pırıl pırıl bir insan. Mütevazi, oturacağı her koltuğu doldurabilecek bir dimağ. Hayatı boyunca pot kırmamış, adı en küçük bir yolsuzluğa, usülsüzlüğe karışmamış bir siyasetçi.
şimdi bazılarınızın ‘eeee’, bazılarınızında ‘yeter çıkar artık dilinin altında ki baklayı’ dediğini duyar gibiyim.
Ama bakla benim ağzımda değil ki. Ve o bakla bazı ağızlardan çoktan çıktı bile. Hatta baklalar diyeyim. Meclisin üçüncü turunda ben buradayım. Pembe Köşk’te Çankaya’da olacak. Haa o yokuşu kim mi çıkıyor olacak? Onu o gün hep birlikte göreceğiz.
Uzun bir aradan sonra yeniden merhaba sizlere, sevgili okuyucularım…