Mehmet Göncü
10 Ocak 2014
Normal
0
21
false
false
false
MicrosoftInternetExplorer4
Sevgili okuyucularım,
bildiğiniz gibi bizim güneş sistemine bağlı gezegenler arasında adına dünya
dediğimiz bu mavi kürede yalnız hayat vardır.
Diğer gezegenlerde de
hayat olup olmadığı henüz araştırılmaktadır.
Görünen o ki, şimdilik
canlı yaşam, üzerinde bulunduğumuz dünyada var.
Bu canlıların bir kısmı
bitkiler gibi yarı canlı olmakla birlikte köklerinde kendilerini sevk ve idare
eden beyincikleri vardır.
Yazımın konu başlığında
bahsini ettiğim canlılar yarı canlı ve hareket eden canlılardır.
Gezegenimizde mevcut
mikro organizmalar makale konumuzun dışındadır.
Demem o ki, gelişen
ilim ve bilim araştırmaları somut olarak tüm canlılar arasında iletişim
kurulabildiğini ve hatta var olduğunu artık ispat etmiş durumdalar.
Bu konuda okuduğum
kitap ve makalelerde yaşanmış birçok örnek var.
Ancak ben bu yazımda
kendi yaşamımdan örnekler vermeye çalışacağım.
Geçen gün sabahın ilk
saatleri güneş penceremize vurmuş, ışıl ışıl parlıyor. Perdeyi açtım. Bir kumru
camın hemen önünde oturmuş güneşleniyor. Beni görünce telaşlandı. Korktu,
kalkıp uçmak istedi. Onun bu halini görünce hemen çok yumuşak bir sesle korkma
benden sana bir zarar gelmez. Ben de senin gibi güneşlenmek istiyorum dedim. Misafir kumru sakinleşti, yüzüme seni anladım
der gibi baktıktan sonra güneşlenmesine devam etti.
Başka bir olayda ise
yeni doğmuş yavruları olan ve hiç hayatımda görmediğim bir kedi benim yolumu
keserek, ısrarla kendisine yardım etmemi istedi. İkamet ettiğimiz binanın
dördüncü katına kadar benden yardım istediğini miyavlayarak ve ön patilarını
ayaklarıma vurarak talebini tekrarladı.
Kendisine doğranmış
biraz et verdim. Yemedi, ağzına alıp yanımdan uzaklaştı. Biraz sonra tekrar
gelip, kapıya patiları ile vurup miyavlayarak beni çağırdı. Bu sefer kendisine
bir baş Urfa peyniri verdim. Ama o peyniri çok tuzlu diye alıp yavrularına
götürmedi.
Ertesi günü sabah beni
binanın cümle kapısında karşıladı ve isteğini tekrarladı.
Ben de hemen koşup
durumu sanayi kasabı Sayın Ömer Canbeyli’ye anlattım. Bana verdiği kırıntı et
parçalarını getirip binamızın kapısında gelmemi bekleyen kediye verdim. Et
parçalarını büyük bir hızla yavrularına götürdüğüne tanık oldum. Sonra kendi
kendime şöyle söylendim:
‘Demek ki o anne kedi
çok zor bir durumda kalmış olacak ki, benden yardım talep ediyor’ dedim. Çünkü
kediler çok vakur varlıklardır. Kendi yaşam enerjilerini kendileri temin
ederler. Ama işin içine yavrular girince demek bir başka canlıdan yardım
istemek gibi bir durumda kaldı.
Sevgili okuyucularım,
yüce ALLAH (cc) sonsuz ilmiyle her olayın yaratıcısı olup, kerimi ve rahimi
mutlaktır.
Bugün biz insanlar yüce
Allahın bize verdiği sınırlı bir akılla ses dalgalarını radyo dalgalarına
taşıtıp, saniyeler içerisinde yüzbinlerce kilometre uzağa götürebiliyorsak ve
bu dalgalara görmediğimiz halde inanıyorsak sonsuz ilim sahibi Allah’ın
yarattığı canlılar arasındaki iletişim kadar gerçek ne olabilir.
Dürüst ve şeffaf bir
toplumda; lütufta geride, kahırda önde olan dostlarınızın çok olması dileğiyle
kalın sağlıcakla.