Ünlü Urfalı felsefeci Prof. Dr. Ahmet Arslan’ın sözleri sosyal medyada tartışılmaya devam ediyor. ”Urfa, Allah’ın Urfalılara hak etmediği bir hediyesidir.” şeklindeki ifadelerini Yazar Mehmet Kurtoğlu yıllar önce Prof.Dr.Ahmet Arslan’la Urfa ve Hz. İbrahim üzerine röportaj yaparken çekilmiş bir fotoğraf eşliğinde yorumladı.
Prof.Dr.Arslan’ın bu değerlendirmesini ‘Yerinde söylenmiş bir söz’ şeklinde yorumlayan Kurtoğlu, ”Urfa ve Urfalı ilişkisi ancak bu kadar güzel anlatılabilir.” dedi ve ekledi:
”Hocanın bir de “Bir Ömür Düşünmek ” adlı nehir söyleşi kitabı var. Hatıralarını anlatıyor. Türkiye ve Urfa’yı tanımak ve anlamak için o kitabı okumak gerekir. Hocanın özellikle Urfa için yapmış olduğu tanımlamalar müthiş. Öyle sanıyorum ki birkaç Urfalı haricinde kimse okumamıştır o kitabı. Çünkü şehirsevici ve kendilerini biricik gören Urfalılar aynada gerçek suretlerini görünce rahatsız olurlar. Ahmet hoca hatıratında yalnızca hatıralarını anlatmıyor, Urfa ve Türkiye’ye ayna tutuyor. Ahmet hoca da şehrin içinde bulunduğu duruma ve zihniyete parmak basarak, “Urfa, Allah’ın Urfalılara hak etmediği bir hediyesidir.”
‘GERÇEĞİN ACISI SEVİLMEZ’
Diğer bazı yorumlar şöyle:
Cihat Kürkçüoğlu: Urfalılar olarak verimli ovalarımızı değerince kullanıp dünyayı besleyemiyoruz, aksine vahşi sulama ile toprağı çoraklaştırıyoruz , tarım alanlarını imara açıyoruz, tarihi mimarisini korumayıp yıkıyoruz, inanç ve kültür turizmi nimetlerinden gerekli şekilde yararlanamıyoruz. Tarım, tarıma dayalı sanayi ve turizm potansiyelimizi harekete geçirememişiz. Hazine üzerinde oturmamıza rağmen açlık ve yoksulluk çekiyoruz. Ahmet hocanın dediği gibi Allah’ın bize hediye ettiği URFA gibi bir nimetten gereğince yararlanamıyoruz.
Hasan Yücel: Bugünkü egemen bakış, Ahmet Aslan gibi parlak bir beyni anlayamaz. Urfalı olarak kalmaması bizim için bir şanstır. Kitapları ve çevirileri düşünce dünyamız için büyük bir kazançtır. Urfalılar ona, “Yüzyılın Urfalısı” ödülünü vermelidir. Fakat sanırım Halil İbrahim Çelik Urfa’da daha meşhurdur…
Uğur Beyazgül: Çocukluğumuzda yaşadığımız öğrenilmiş çaresizlik sendromu acaba Ahmet hocamı da mı etkilemiş? Özgüvenli, kendine güvenen; en küçük bir zorlukta Urfa’dan kaçmayı düşünmeyen.. “Antep’te var, Urfa’da neden yok” diyerek ağıt yakmak yerine; “En iyisini Urfa’ya ben yapacağım” diyecek bir nesil yetiştirmek için, bu sendromu yenmemiz lazım.. Tabi bu sendromu çocuklarımıza miras bırakmamak için tedaviye önce kendimizden başlayarak.. Ve Akif’in dizelerini hiç hatırımızdan çıkarmayarak.. “Sahipsiz olan vatanın batması haktır: Sen sahip çıkarsan bu vatan batmayacaktır…”
Mehmet Yalçın: Söylenen söz aslında çok doğru. Burada Urfa’lı küçültülmemiştir. Benzer şekilde ben de derim ki; “Petrol, Allah’ın Araplara hak etmedikleri bir hediyedir.” Üretmeyen, çalışmayan Araplar hazır petrol ile geçiniyor. Burada sitem vardır. “Neden Urfa’ya sahip çıkmıyorsunuz, Urfa’yı her açıdan ileri, çağdaş ve yaşanacak şehir haline getirmiyorsunuz ?” şeklinde sitem vardır.
Çağdaş Güneş Gündüz: Acıyı seven bir şehirde, gerçeğin acısı pek de sevilmez…
Mehmet Orak: Hocalığı, yaşı, mesleği ve kariyeri gereği İbrahim Tatlıses örneğini vermiş ama. Ama temelde Urfa’nın GAP ve Gobeklitepe gibi iki önemli hazineye sahip olduğunu vurgulayarak bunların kıymetinin bilinmesini, bilim yerine hurafelerin peşine düşülmesini eleştiriyor. Tatlıses ve kendi örneğini vermese daha iyi olurdu. Bu arada eğitim, kültür ve sanat alanlarında bölgede en geri kalmış şehrin de Urfa olduğu gerçeğiyle yüzlesmeliyiz sanırım.