Nejat Karagöz
12 Kasım 2018
Atatürk…
Her fani gibi geldi, hayatını-kısacık da olsa- yaşadı,
kendini anlattı, yapmak istediklerin az ya da çok yaptı ve göçüp gitti…
Bitti mi? Hayır, bitmedi!
Onu, 1881-1938 ile sınırlanmış bir tarih aralığına gömmek,
“ne güzel bir kahramandı”, ne “büyük askerdi”, “ne büyük devlet adamıydı” gibi
güzellemelerin haklılığını tartışmaya lüzum hissetmeksizin bir kenara bırakarak
“Büyük resme” bakmaya çalışacağız.
20. asrın ilk yıllarında patlayan 1. Dünya Savaşının yer ile
yeksan ettiği, neredeyse düşmanın kirli çizmelerinin çiğnemediği yer kalmayan
bu vatanda yüzbinlerce şehit, sayıları milyonları bulan dul, yetim, ocağı
sönmüş aile…
Kıtlık, yoksulluk, umutsuzluk, hastalık, çaresizlik… 13
Milyonluk memlekette “yokları” saymaya bu yazının sınırları yetmezken, “varlar”
sadece ve sadece Mustafa Kemal ve çevresindeki bir avuç inanmış insandan
ibaretti…
Bir mucize oldu ve bu insanlar başardılar. Neyi başardılar biliyor musunuz?
O binlerce köyü yakılmış vatandan, sadece 11 senede uçak
satan bir devlet yarattılar.
Atatürk’ü eleştirebilirsiniz, sevmeye de bilirsiniz. Hatta
bütünüyle bu yaptıklarını inkâr etmenize de sözümüz olmaz.
Ama bugünden geriye, vicdan ve ahlak ile bakmayı başarmak ve
kararınızı ona göre vermek zorundasınız.
Çünkü:
“Çökmüş,
bileşenlerine ayrılmış bir “Çiftçi İmparatorluğu”ndan arta kalan yorgun, yılgın,
bezgin, çaresiz, umutsuz, hareketsiz, idealsiz bir köylü halk… Atatürk bu
“beşerî malzeme”den kapitalist, endüstriyel, şehirli ve okuryazar meslek
sahibi birey-yurttaşlardan müteşekkil bir modern ulus-devlet projesi olarak
Cumhuriyet’i önce hayal etmiş, sonra “siyaseten” hayata geçirmiştir. “(¹)
Dersim’i unutmak
İstiklal mahkemelerini yok saymak,
Bir suikast ihbarına 13 idama “e, ne var bunda?”
demek olası değil elbet.
Hatta pek çok tarihsel olay için kullanılan
“Olayları zamanın şartlarına göre değerlendirmek fikri de şık gelmeyebilir.
Ama dine müdahale etti… Ama camileri ahıra
çevirdi…. Ama ezanı Türkçeye çevirdi… Ama…
Emin olun o, Müslümanlığa bugünün Müslümanları
kadar zarar vermemiştir. İslam, bugün yer yer haftada 12 Saat din eğitimi
verilen okullarına, ülke sathında 85 bin cami ve 150 bin din adamına, 4 binden
fazla imam hatip okulu ve 1 Milyondan fazla İmam Hatip öğrencisine rağmen bu
kadar içi boşaltılıp aşağılanmamıştır. Ve her türlü hırsızlığın, ahlaksızlığın,
iş bitiriciliğin din sosuna bulandığı günümüzdeki kadar mağdur ve mustarip olmamıştır,
emin olun…
Atatürk’ün dindarlığını-dinsizliğini tartışanlar,
önce buna bakmalılar…
Bunu yaparken de vicdan ve ahlak asla
vazgeçilemeyecek ölçü ve tartı kriteri olarak alınmak zorundadır; her zaman ve
her şartta…
(¹)
Tayfun Atay, T24 (10.11.2018)