Ömer Elçi
2 Mart 2007
Uzaklara, bilinmez varlığa; iç dünyamızdaki sessizliğimize soru sorarız…
Çıkmaz sokaklı şehrin yollarında yürürken, bin bir soruya açılımlı düşünlerimizle; ikinci kişiliklerimize sorular sorarak yaşamı irdeleriz …
Geçmişin çok uzun, geleceğin çok kısa veya geçmişin amaçsızca yaşandığını geleceğin ise kendi kontrolümüzde ve istemlerimiz doğrultusunda yaşanması gerektiğini hayal ederken sevgililerimizle de sevişebiliriz beynimizin en mahrem derinliklerinde….
Sevgiye susamışlığımızı, aşka doymazlığımızı ve mahkumiyetimizi bilsek de, itiraftan korkarız kendimize ve çevremize; ikinci kişiliğimize…
Sevgiye yelken açmayı, aşkı tüm çılgınlıklarıyla yaşamayı isteriz….
Aşkı yaşamak ister her erkek ve her kadın, beyninin derinliklerinde;rüyalarında ve ikinci kişiliğinde….
* * *
Hayalin ilk göz kırpımından sonra kendimizden uzaklaşırken, ikinci kişilik kanat çırpmaya başlamıştır, özgürlüğe…
Çocukluk, gençlik, orta yaş ve yaşlılık hayalleri…
Çocukluk ve gençlik hayalleri gelecekteki yaşama, sevgiye, aşka endeksli iken;orta yaş ve yaşlılık hayalleri ise yaşanmakta olan günlere ve çoğunluk geçmişte kalan yaşama, gerçekleştirilen veya gerçekleştirilemeyen olgulara endekslidir…
Çocukluk ve gençlik hayallerinde umutsuzluğa, yılgınlığa pek yer yokken; olanaksızlıklar, çılgınlıklar ayrı bir olgu oluşturur ve haz verir …
Orta yaş ve yaşlılık hayallerinde ise hayal çerçevelenir ve grilik ağırlıktadır…
Hayal her insan için güzeldir ama gerçekleşen hayaller ise bir başka güzeldir.
Birileri zamanda “insan hayal ettiği sürece yaşar” demiş…
* * *
Teknolojinin gelişimiyle bağlantılı olarak insanlar sanallığa yönelmeye başladı…
Gelişim ve değişim kendimiz olmayı bir bakıma etkiliyor, Kendimiz olamadan bir başkasının kalıbına bürünerek yaşamı yaşamak istiyoruz …
Çok geniş kapsamlı ve bireyin yaşadığı topluma, çevreye göre binlerce açılıma endeksli sanal yaşam gelecekli zamanlarda her halde çok irdelenecek…
Sanalın çerçevesi ve çizgileri yok…
Özgürlük sanalda sınırsızlığa kanat çırparken, asıl yaşam gerçekleriyle sürüyor…
ınsanlar özgürleştiğini sanırken aslında her geçen gün daha fazla yaşamın esiri oluyor. Bu nedenle de sanal alemde aşkı, dostluğu, arkadaşlığı yaşamak istiyor.
Yaşam ve içimizdeki ikinci kişiliğimiz…
ıkinci kişiliklerimizle yaşamak ve gerçek yaşamda yaşayamadığımızı yaşamak istiyoruz. Kimilerine mutluluk veriyor veya mutluluk verdiği sanılırken; kimilerine ise mutsuzluk içinde mutsuzluk sunuyor…
Sanal yaşamda aşkı, sevgiyi, arkadaşlığı, dostluğu, özlem duyduğumuz(hayalimizde oluşturduğumuz, oluşturmak istediğimiz) oluşumları bulmak istiyoruz…
Aşkı yaşamak istiyor her erkek ve her kadın gerçek yaşamda veya sanalda…