Çiğdem Köksal Schmidt
10 Ocak 2016
Hey gidi geçmiş günler…Klaus ve Şavak Amca.
Kazı ekibi olsun, misafir, gazeteci ya da çekim ekipleri olsun Klaus ile Göbekli Tepe’ de bulunanlar bilirler, arada konteynerdaki masasına oturup bilgisayarının başında olduğu zamanlar dışında, iki dakika aynı yerde durmazdı, panikten değil ama, sadece sukunetle, düşüne düşüne sürekli yürürdü, batıya, kuzeye ya da doğuya taş ocaklarına doğru, ordan kazı alanına, sonra tekrar konteynerların yanındaki buluntu çalışma yerimize gelip su içer ve yine turlarına devam ederdi…
Çalışırken bir şey sormak için falan Klaus’u gözünüz aradığında şöyle bir etrafınıza bakardınız, tepelerinden birinden biraz sonra görünürdü…
Ben de onu aradığımda bazen Hasan a ya da Veysi ye sorardım, ama ‘Klaus nerede ‘ değil, ‘Klaus ne tarafa doğru gitti’ şekline gelmişti arama sorusu.
Şavak Amca hayatta iken Klaus’u bir yere doğru yürürken gördüğünde ‘Klavuz (adını böyle telaffuz ederdi) gel çay iç’ diye seslenir, Klaus da ona ‘ tamam, geliyorum’ derdi.
Sonra beraber oturup bardak bardak kaçak çay içerler, Şavak Amca bir de sigara sarardı ona, sonra Şavak Amca son bir kez daha bardağını doldurmak isterdi ısrarla, ama Klaus kalkardı yerinden; ‘Çok teşekkür, sonra geleceğim yine’ diyerek. Anadilleri Türkçe olmayan ikisinin de bu dilde ne kadar kolay anlaştıklarını düşünürdüm hep.
Birbirlerine söylediklerini hiç tekrarlatmadan bir kere de anlıyorlardı, arada daha yabancı kalan bendim aslında, ben bir şey söylemek istediğimde Şavak Amcaya yavaş yavaş söylerdim kolaylık olsun diye, dikkatle dinler sonra, (her seferinde) anlamadığına karar verip tekrar söylememi isterdi…
Şimdi ikisi de yok…
Kendime eski fotoğraflara bakmayı yasaklayacağım ben…
*
Tanımayanlara: Şavak Amca (Şavak Yıldız) Göbeklitepe nin eski bekçisi ve kamulaştırmadan önce tarla sahiplerinden birisi idi.
1980 li yıllarda Müze ye iki heykel getiren ama ‘Sahtedir bunlar diye kendisine inanılmayan da odur. Daha önceki bir paylaşım da yazmıştım, bu heykeller Klaus kazılara başladıktan sonra, birinci dönemin sonunda, yani 1995 yılı kazılarının son günlerinde Müze Müdürü merhum Adnan Mısır tarafından depodan çıkartılıp Klaus a gösterilmişti.