İbrahim Halil Okuyan
11 Aralık 2006
30 yıl önce Vali Rafet Üçelli zamanında yaya geçişlerine açıldığı zaman sevinmiş, Akçakale Gümrük Kapısı’nın 3-5 yıl içinde tamtas 1. sınıf bir Gümrük Kapısı olacağına umut bağlamıştık. O günden bu yana 10 tane 3 yıl, 6 tane de 5 yıl geçti, nice Başbakanlar, Bakanlar, Milletvekilleri, Urfa Valileri de geldi geçti. Umut bağladığımız bu kapı bir türlü açılmaz oldu. Allah sağlık- afiyet versin, Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Sayın ısmail Demirkol’u tabir caizse bu kapıya sanki “Bekçi” diktik. Kapı ile, gümrükle Ankara’ya ve Urfa’ya gelen her kademedeki görevli ile ilgilenmesini istedik. O da sağolsun himmetini, bazı dostlarını ve görevlileri de yanına alarak hiç esirgemedi. Ama kapımız bir türlü açılmak bilmedi. Sanki Fuzuli’nin “Ne kimse yanar bana ateş-i dilden özge/Ne kimse açar kapım bad-i saba’dan gayri…” deyişi gibi bir ağlanacak hale düştük. Ülkemizde Suriye’ye en uzun sınırı bulunan Urfa’nın mayınlarla, demir ağlarla örülü sınırı kaskatı bir suratla bize bakıp durdu. Nihayet sonuncu üçüncü yılımızda bir ışık göründü. Devlet Baba’nın etkili ve yetkili bir Bakanı; “Akçakale Gümrük Kapısına şöyle 1. sınıf olmağa lâyık bir bina yapın kapınızı açalım.” dedi. Üç yıl önce Ticaret ve Sanayi Odası ile Ticaret Borsası Yönetim Kurulları toplanarak Başbakanlarının ricası üzerine istenileni yerine getirdiler. Aradan üç yıl geçti. Dış Ticaretten sorumlu Sayın Devlet Bakanı Urfa’ya geldi. “Yaşasın, Kapımız açılacak!…” diye sevindik. Sayın Bakan kapı ile taka ile hiç ilgilenmedi, Gümrük Kapımızı, Akçakaleyi unuttu, bir Pastahaneyi açıp gitti… Dönüşünde artık yoldamı, oturduğu mekândımı “Urfalıların feryadı” kendisine hatırlatılınca “Yok yahu unutmadık. Suriye’ye en uzun sınırı olan ıl unutulur mu?..” demiş. Ama aradan haftalar, aylar geçiyor, tutum yine aynı… Devlet; yalancı, ilgisiz olamaz. Fakat bu Devlet Adamlarımız niye böyle oluyorlar? Biz bunu halkımıza nasıl anlatalım? Nasıl Devletimizi Hükûmetimizi halkımızla uzlaştırabilelim?” Üç yıl önce Devletin yardım istediği Ticaret ve Sanayi Odası, Ticaret Borsası gibi sivil Toplum Örgütleri bu tutum karışsında yeni bir isteğe öylesine yardım ederler mi? Başka Sivil Toplum Kuruluşlarına da caydırıcı örnek olmaz mı? Sayın Yetkililer, Sayın Bakanlar; lütfen verdiğiniz sözde durmasını biliniz. Yapamıyacağınız işleri vadetmeyiniz. Vadederseniz yapınız. Halkı aldatmayınız. Arkanızdan koşturmaktan zevk almayınız utanınız. Bir sade vatandaş olarak Akçakale Gümrük Kapımızın 30 yıllık macerasını hazm’edemiyorum, üzülüp kahr ‘oluyorum. Bu işle yakından ilgisi olan, bu kapıdan bir nema bekleyen vatandaşlarımız nasıl üzülmezler? ıhracatçılar Birliği Temsilciliğinin sükûtu, passif hale getirilişi bu insanları sükût-u hayale uğratmaz mı? Umutlarını kırmaz mı? Nerede kaldı Devletin teşvik edici, kolaylaştırıcı rolü? Bu kafa ile mi Milleti Avrupa Birliğine koşturuyorsunuz? Olmuyor Dış Ticaretten sorumlu Sayın Bakan olmuyor. Biraz kendine gelmeniz ve şu 1.sınıf Akçakale Gümrük Kapısının halini de görmeniz lâzım. Hiç olmazsa onbirinci üç yıla girmeden…