Deniz Güney
28 Haziran 2012
Bir kültür müdürü tanıdım çok fırça yiyiyordu. Belki adı Hans olsaydı bu fırçaların hiçbirini hak etmeyecekti. Ancak adı Hans olmadığı için söyledikleri ve projeleri hiçbir anlam ifade etmiyordu. Aslında çalışkan ve birikimli bir kültür müdürüydü. Memuriyete Şanlıurfa Belediyesi telsiz ve santral işlerinde başladı. Sonra Harran Üniversitesi daha sonra da memuriyetini Şanlıurfa dışında bir ilde sürdürdü.
Yaklaşık 8 yıl önce de Şanlıurfa Kültür ve Turizm Müdürlüğüne önce vekâleten sonra asaleten atandı. Çok tecrübe kazandı. Ama söyledikleri çok da dikkate alınmadı. Sürekli sıkıntı çekti. Öyle sanıyorum ki adı Hans olsaydı söyledikleri ve talep ettikleri itibar görürdü. Şanlıurfa’nın Kültür ve Turizmindeki eksikliklerini çok iyi biliyordu.
Yapılacakları da iyi teşhis ediyordu. Ama sürekli motivasyonu bozuldu. Hevesi kırıldı. Psikolojisi alt üst edildi. En son hatırlıyorum Şanlıurfa’nın bir önceki Valisi Nuri Okutan’dan çok fırça yiyordu. Yıldızları bir türlü barışmıyordu. Sorun kendisinden mi yoksa Validen mi kaynaklanıyordu derseniz ben Kültür ve Turizm Müdüründen kaynaklandığına hiç inanmıyorum. Bu sıralar da Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay’dan fırça yemeye başladı. Aslında fırça yiyecek bir şey de yapmıyordu. Yanlızca Şanlıurfa’nın hakkını arıyordu.
Kültür ve Turizm Müdürlüğünün ödeneğinin kendi kurumunun hesaplarına aktarılmasını istiyordu. Bundan daha haklı bir talep de olamazdı. İşin doğrusu Özel İdareye aktarılan Kültür Müdürlüğünün parası kulağımızı tersten tutmak gibi bir şeydi. Sonra bir iş yapıldığında bu işi sanki Özel İdare Müdürlüğü yaptırmış havası estiriliyordu. O da haklı olarak “Para benim yönetimimde olsa çalışmalarımı daha hızlı yaparım ve yapılanlar Kültür Müdürlüğünün hanesine yazılır” şeklinde bir düşünceye kapılmış olabilirdi. Bu da normal bir talepti.
Belki Özel İdare Kültür Müdürlüğünün ödeneğini zaman zaman içme suyu köy yollarına da harcayabilirdi. Daha sonra içme suyu köy yollarının ödeneği geldiğinde kültür müdürlüğünün ödeneğini geri yerine koyabilirdi. Bunlar olabilecek şeylerdi. Ama bu olurken öncelik özel idare işlerinin yapılmasında oluyordu.
Kültür müdürlüğünün işlerinin de gecikmeli gitmesine neden oluyor olabilirdi. Yani kültür Müdürünün ödeneği kendi Müdürlüğünün hesabına aktarılmasını istemesi kadar haklı bir şey olamazdı. Ama nedense böyle bir talebi geçtiğimiz aylarda Bakan Faruk Çelik’e iletiyor. Sıkıntılarının giderilmesi talebinde bulunuyor. Bu da normaldir. Bana göre müdür bey sorun çıkartmıyor sorun çözmek istiyor.
Bakan Faruk Çelik de bu sorunun çözülmesi için Kültür Turizm Bakanı Ertuğrul Günay ile görüşüyor. Günay buna çok sinirleniyor. Arıyor Kültür Müdürünü “Sen beni nasıl Bakan Çelik’e şikâyet edersin” serzenişinde bulunuyor. Ortada bir şikâyet yok ki. Al sana bir kriz daha. Al sana bir fırça daha.
Kültür Turizm Müdürü aslında bu fırçaları yemeyi hak etmiyor. Geçenlerde dikkatimi çekti. Bakan Halfeti’ye kadar geliyor ama Haleplibahçe’deki yapımına başlanan müzelerinin temelini atmaya gelmiyor. Bu bir küslüğün yada kızgınlığın nedeni ise hiç olmadı sayın Bakanım. Halfeti’den karayolu ile şehre uğramadan Şanlıurfa GAP Havaalanına geçiyor. Orada Vali Bey ile birlikte Kültür Müdürü de uğurluyor. Sayın Bakan orada da Kültür müdürünü fırçalıyor, sinirleniyor ve serzenişte bulunuyor. Bu kadar fırça da çok ama…
Bu adam yolsuzluk mu yapmış?
Şanlıurfa’nın Kültürünü, tarihini mi satmış?
Ne yapmış? Şanlıurfa’ya daha fazla hizmet etmek ve işleri daha da hızlandırmak için gayet masumane bir talep de bulunmuş.
Harran’daki restorasyon çalışmalarının neden bu kadar geciktiğini şimdi daha iyi anlayabiliyor musunuz değil mi?
Balıklıgöl Kale eteğinin çalışmaları neden ağır aksak ilerliyor şimdi daha iyi anlıyoruz. Göbeklitepe’nin yolu neden bu kadar geç yapıldığını şimdi daha iyi anlıyoruz. Kültür müdürlüğü ödeneği kendisi yönetseydi Harran’ın restorasyonu şimdiye belki bitmişti. Ama gecikmeli gidiyor.
Göbeklitepe’nin yolu da ise en son Cumhurbaşkanının “Bu yolu bir an önce yapın” demesi sonucu bitirildi.
Yoksa Harran’nın da Göbeklitepe’nin de ödeneği çoktan gelmişti. Ancak Göbeklitepe’nin yolu Cumhurbaşkanın bizatihi talimatıyla, Harran’ın da Bakan Ertuğrul Günay’ın son Halfeti gezisinin ardından havaalanında “Harran’ı istiyorum. Buradaki çalışmalar bir an önce başlasın artık” sitem dolu talimatıyla başladı.
Kendisinin işi ama başka bir kurumun ismi ön plana çıkıyor. Tamam, önemli olan Şanlıurfa’ya bir hizmet yapılması. Kimin yaptığı önemli değil diye bilirsiniz ama insanların motivasyonu için de bunu şu kurum yada şu müdür yaptırdı demek de önemlidir.
Şehrimizin turizmine yatırım yaparken nelerle uğraştığımızı görüyorsunuz değil mi?
Dünyanın en eski şehriyiz ama maalesef kültürümüzü, tarihimizi, doğal güzelliklerimizi ihraç edemiyoruz.
Hadi hayırlısı bakalım umarız ve ümit ederiz ki Kültür Müdürü harcanmaz.