Mahmut Çepoğlu
18 Mayıs 2007
Son yıllarda partilerde aday adayı olma bir heves, bir merak moda oldu. Evde kendini birkaç günlüğüne de millettin vekili görmek. Bunun hayaliyle uyumak, güzel rüyalar görmeye çalışmak. Gördüğü karabasanları, kâbusları ikindi aydınlığına, hayra yormak. Sormak lazım siz önce kendi ailenizin eşinizin, çocuklarınızın, annenizin, babanızın vekili olabilmiş misiniz de toplumun vekili olma gibi lüks düşler görüyorsunuz?
Yerel gazeteler aday adayı olanlarla çalkalanıyor. Tanıdık simalar. Sanki bir partiye değil de ülke listesine adaydırlar. Toplam millet vekilinin aday adayı sayısı onbir adet, bunun on katı, hatta yirmi katı bir sayı listesini görünce şaşırmamak elde değil.
Bu milletvekili aday adayı olmak inadına bir yarış olsa sevineceğim ama öyle tepkisel bir yarış değil. Dostlar pazarda görsün den başka bir şey değil kanımca !… Çünkü bu aday adayı olanların makam, mevki merakı ve farklı bir insan olmaktan başka düşünceleri yok.
Bilmemiz gereken ülke sathında ulusal gelirden fert başına düşen milli gelirden, milli hasıladan haberleri var mı? Ayrıca hiç geri dönüp biz bu memlekete ne yaptık sorusunu kendi kendilerine soran var mı? Bulunduğunuz yerde hizmete devam edin. Çok mu hizmet ettiniz de daha yüksek mevkileri amaçlıyorsunuz demek elbette her vatandaşın hakkı?
Yarın halkın karşısına çıkıp ne diyecekler? Demokratik bir seçime mi girdiklerini söyleyecekler. Yoksa seçim barajının demokratik bulduklarını mı dillendirecekler? Parti diktasına güvenip kurulananlar yarın meydanlarda konuşacak sözleri ne olacak? Doğrusu şimdiden merak ediyorum. Genel başkanların talimatları onlar için dokunulması günah olan tabular, aşılmaz talimat ve emirlerden başkaca bir şey olmazsa gerek.
Listedeki eski isimlere herkesin ağzında karalayan bir söz “çune ber puş” sözü çıkıyor. Onca emek verdiler. Gecelerini gündüzlerine katıp halka hizmet ettiler. şimdi de; “size yeter, gidin evinizde oturun.” Demek kolay olmazsa gerek. Yeni kan, yeni isim aranıyor diye ilan verilmiş gibi uçaklar da yer yok. Otobüsler dolu dolu, taksilerle eğlenceye gider gibi Ankara yolunda insanlar seyir ü sefer halinde. Ne günlere kaldık!…
“Ben demiştim” sözünü söylememek için, “söz uçar yazı kalır” ilkesinden hareketle aday adayları olarak hiç birini gözüm tutmuyor diyemem. Hepsi tanıdık simalar. Lakin listede yer alacak bir tek isimi çekinmeden telaffuz etmek istiyorum. Bu da Z. Gülender Açanal hanımefendi. Birincisi bayan oluşu. ıkincisi yüksek tahsilli, üçüncüsü partinin içinden gelen nefer gibi çalışmış ilimizin aydın, kültürlü münevver bir ailesinden olması…Dahası ticarette, sivil toplum kuruluşlarında yıpranmamış olması. Halka hizmete sevdalı ve dahası sıralanacak nice erdemleri var.
Kadın haklarını savundukça, insan haklarına sahip çıktıkça, özgürlük temelinde insanların özgürce kendisini ifade edebilmeyi savundukça, saygı duymak görevimiz. Yoksa meclise gününü gün etmek için nice gidenler gördük. Bu insanların insanlar arasına gelmeyi yüzleri bile olmamıştır. Uyuklayıp el kaldıranlar kendi lehlerinde verilen kararlardan bile bihaber olanlara rastladık. Tüm bunlara rağmen halkımız deneyimlerden güzel, özel sözler çıkarmışlardır. Kime nerede ne zaman nasıl olacak bilinmez. Kader gayip, kısmet gayip, ecel gayip!…
şimdi izliyorum billboardlar daha şimdiden aday adayı afişleri ile dolu. Halkın değil siz partinin gönlünü kazanmaya bakın. şimdiden ayak oyunları başlamış. Her ne kadar şimdi “gırani” ye kalkmışlar ise de yakında “abravi” ile yorgunluklar, küskünlükler başlayacak. Hele yüreklerde uyuyan aslanlar bir uyansın sizler o zaman görün, partinin halini…
Milletvekili aday adayı olanlara ve kısmet olup aday olanlara şimdiden birkaç sözümüz olacak. Seçimdeki hukuksuzluğu, demokrasiye vurulan darbeleri gördükçe demokratik hakların, insan haklarının hiçe sayıldığı bir ülkede milletvekili olsanız ne olacak. Ayrıcalıklı olacağınızı sanmayın. Sizin mutlu olabilmeniz için meydanlara toplananların sizden mutlu olması gerekmez mi? Göstermelik söylemlerle meydanlarda sizleri dinleyenleri sizden umutsuz olduğunu bilmedikçe ülke olarak biryere varmamız mümkün değil.
Anti demokratik yasalarla seçim yasası ve insan hakları nereye kadar gidebilir? Bir yandan hukukun üstünlüğü savunurken, Avrupa trendini yakalama uğraşı verilirken diğer yanda çağ dışı yasalarla idare edilme bizleri nereye kadar taşıyacak?. Sorusuyla herkese hayırlı uğurlu olsun dilek ve temennileri ile diyorum.
*“Çune ber puş. Boşa çıktılar deyim. **Gırani; ağırdan, ağır oynan bir oyun. ***Abravi :bulutlu. Hızlı oynanan bir oyun.