Cihat Kürkçüoğlu
3 Ocak 2008
ınanç ve kültür turizmi açısından dünyaca önemli değerleri içerisinde barındıran şanlıurfa’mızdaki kültürel mirasın, mimari eserlerin yeterince korunarak turizme kazandırıldığı pek söylenemez. 1990 yılında vali Ziyaeddin Akbulut tarafından başlatılan restorasyon hamlesi, daha sonraki valilerimizden şahabettin Harput ve Muzaffer Dilek tarafından devam ettirilmiş, ancak sayın Dilek’ten sonra görev yapan sayın şükrü Kocatepe ve sayın şemsettin Uzun valilerimizin kısa süre sonra atamalarının başka illere yapılmış olması restorasyon hamlesini duraklatmıştır. Zira bir valinin şehri tanıması, sorunlarına vakıf olması, özellikle tarihi yapıları restore ederek kültürümüze kazandırma çalışmalarına başlaması ortalama bir yılı alıyor.
2006 yılının Ocak ayında valilik görevine başlayan sayın Yusuf Yavaşcan Urfa’da ikinci yılını doldurdu. Sayın Yavaşcan’ın 2007 yılının ortalarında Mahmut Nedim Efendi Konağı (1) restorasyonuna başlamasını bir umut ışığı olarak görüyorum.
Vali Muzaffer Dilek döneminde, ıl Özel ıdaresi olanaklarıyla restore edilip Topkapı Sarayı’ndan sonra Türkiye’nin ikinci büyük müzesi ve sosyal aktiviteli Kültür Merkezi’ne dönüştürülmesi çalışmalarına başlanılan ve çalışmalara sayın şemsettin Uzun tarafından devam edilen Millet Hanı o günden bu yana bekliyor. Bu hanın ıl Özel ıdaresi olanaklarıyla ayağa kaldırılmasının mümkün olamayacağını söyleyen Sayın Yavaşcan, buraya büyük turizm şirketlerinin ilgisini çekmeye çalışıyor.
Vali Yavaşcan ayrıca Haleplibahçe’de Müze Müdürü Nurten Aydemir başkanlığında sürdürülen arkeolojik kazılara da önemli ölçüde destek sağlıyor.
Sayın Yavaşcan, eski ınönü ılkokulu’nun (Kız Sanat Enstitüsü) şanlıurfa Kültür ve Tabiat Varlıkları Koruma Kurulu tarafından tescil edilmesi kararına yargı yoluyla itiraz etmiş bulunuyor. Bu davranışı kamuoyunda haklı karşılayanlar olduğu gibi, eleştirenler de olmuştur. Bu konuda yargı kararını beklemekten ve çıkacak karara saygı duymaktan başka yapacak bir şey yok. Karar ne olursa olsun elbette “adaletin kestiği parmak acımayacaktır”.
Ancak, Sayın Valimiz Yusuf Yavaşcan’ın bu günlerde başlattığı Yorgancı Sokak Butik Oteller Adası Projesi, geçen zamanı kapatmaya ve kültür dostlarının gönlünü almaya yetecek gibi görünüyor.
şanlıurfa il merkezinin Yıldız Meydanı mevkiindeki Yorgancı Sokak, Güllüoğlu Sokak ve Cülha Sokağın çevrelediği adada Urfa’nın en güzel evleri bozulmamış bir doku halinde yer alıyor. Bu adadaki evlerin rölöveleri özverili ve titiz bir çalışma ile, 1990’lı yıllarda Urfalı mimar Işıl Ören tarafından ODTÜ’nde yüksek lisans tezi olarak hazırlanmış bulunuyor.
Bu adanın “Kültür Adası” olarak turizme kazandırılması için 2002 yılının aralık ayında şURKAV öncülüğünde bir ekiple yaptığımız çalışma sonucunda hazırladığımız rapor, dönemin valisi sayın Muzaffer Dilek tarafından olumlu görülmüş, Eskişehir Odun Pazarı Projesi kitabını örnek gösteren sayın Dilek, benden bu ada ile ilgili projenin bir kitap haline getirilmesini istemişti. O zaman büyük bir heyecanla başladığım bu kitap çalışmasını sayın Dilek’in kısa süre sonra Afyonkarahisar valiliğine atanmasıyla gerçekleştirememiştim.
Geçtiğimiz yıl şURKAV’ın olağan genel kurul toplantısında bu projeyi sayın valimiz Yusuf Yavaşcan’a sunmuş ve bu kez Yorgancı Sokak adasının “Butik Oteller Adası” olarak değerlendirilmesi önerisinde bulunmuştum. GAP Haber gazetesi de Ekim-Kasım 2007 sayısında bu projeyi manşete taşıyarak benim görüşlerimle birlikte konunun önemine dikkat çekmişti.
Sayın valimiz Yusuf Yavaşcan, şURKAV’ın 2 Kasım 2007 tarihindeki olağan kurul toplantısında bu adadaki tarihi evleri restore ederek turizme kazandırma çalışması içerisinde oldukları müjdesini verdi.
Sayın valimizin talimatlarıyla Vali yardımcılarımızdan sayın Abdülmuttalip Akdemir’in inançlı ve hızlı bir biçimde ilgilendiği projede izlenecek yol az çok belirlenmiş bulunuyor. Adada yer alan 20 civarındaki evin kamulaştırılması pek mümkün görülmüyor. Çünkü takdir edilecek bedelleri mülk sahiplerinin beğenmeyeceği, yargı yoluyla yapılacak itirazlar sonunda fiyatların hayli yükseleceği haklı olarak tahmin ediliyor. Bu nedenle, sayın valimizin başkanı ve mülk sahiplerinin ortağı olacağı bir şirket kurulması planlanıyor. Restorasyon giderlerinin Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın hibe programından, ilde toplanan emlak vergisinin taşınmaz kültür varlıklarının korunmasına ayrılan %10 oranındaki katkı payından ve ıl Özel ıdaresi kaynaklarından karşılanması düşünülüyor. Restorasyonlar tamamlandıktan sonra şirket tarafından burada işletmeye açılacak butik otel, pansiyon, restoran ve kafeteryalardan elde edilecek gelir mülk sahiplerine dağıtılacak. Böylece mülk sahipleri, ceplerinden bir kuruş dahi harcamadan evlerini onarmış ve işletmeden kâr sağlamış olacaklar.
Böylesine mükemmel bir projeye tüm mülk sahiplerinin ilgi göstereceğini umuyorum. Antalya Kale ıçi, Safranbolu, Beypazarı, Eskişehir Odun Pazarı ve Afyonkarahisar Tacı Ahmet Mahallesi gibi Türkiye’de ada ölçeğinde turizme kazandırılan nadir örneklerden olacak bu projenin bitirilmesinin sayın valimiz Yusuf Yavaşcan’a nasip olmasını diliyorum. Bu proje için bir şans olarak gördüğüm Vali Yardımcısı sayın Abdülmuttalip Akdemir’in projeyi tamamlamadan Urfa’dan ayrılmayacağı umudunu taşıyorum. Balıklıgöl Projesi’ne ve onlarca restorasyona emeği geçen, her iki yılın sonunda görev süresini uzatarak işlerin bitirilmesi amacıyla tam 6 yıl Urfa’da kalan, böylece kültür dostlarının gönlünde taht kuran vali yardımcısı sayın Hasan Duruer gibi Sayın Akdemir’in de gönlümüzde taht kuracağına inanıyorum.
Kültür Bakanı sayın Ertuğrul Günay’ın Tarihi Kentler Birliği şanlıurfa Buluşması’nda dile getirdiği; “Yakın geçmişte ne kadar asfalt yol yaptığımızı kalkınmışlığımıza ölçü alıyorduk. şimdi kalkınmışlığın ölçüsü kültürel mirası ne kadar koruyoruz oldu” görüşüne yüzde yüz katılıyorum. Sayın valimizin başaracağı bu proje, sadece Urfa’nın değil, Türkiye’nin yüz akı, ulusça kültürel mirasa ne denli sahip çıktığımızın ve kalkınmışlığımızın en önemli göstergesi olacaktır. Ayrıca GAP Haber gazetesinin manşetten verdiği gibi, “Bu proje Urfa Turizmini şahlandıracaktır”. Daha da önemlisi, domino etkisi ile çevresindeki tarihi sokak ve evlere yansıyarak tüm tarihi dokuyu kapsayacaktır.
Darısı Millet Hanı’nın ve diğer tarihi yapılarımızın başına.
Notlar:
(1) Bu Konak Sayın Muzaffer Dilek tarafından Kurtuluş Müzesi yapılmak amacıyla kamulaştırılmıştır.