Cihat Kürkçüoğlu
14 Haziran 2006
Urfa’nın 1517 yılında Osmanlı hakimiyetine girmesinden hemen sonra inşa edildiği tahmin edilen Millet Hanı (Han-ı Delilan-Deliller Hanı), Turizm Bakanlığı adına tahsisli iken, eski valilerimizden Muzaffer Dilek’in başvurusu üzerine “Restore edilip sosyal ve kültürel amaçlı bir müze yapılmak amacıyla” ıl Özel ıdaresi’ne tahsis edilmişti. Sayın Dilek, “Topkapı Sarayı’ndan sonra Türkiye’nin en büyük Müzesi” sloganıyla hanın hemen rölöve projelerini hazırlatmaya başlamış ve bu büyük projeyi son on yıllık ıl Gelişme Planı’na almıştı. Bir defasında kendilerine; “Sayın valim, bu 4-5 yıl sürecek ve 4-5 trilyon TL. gerektirecek büyük bir projedir, Kültür ve Turizm Bakanlığı’ndan ödenek istenmesi gerekir” dediğimde, sayın Dilek’ten aldığım yanıt; “Hiç gerek yok, Allah kısmet ederse yerel kaynaklarla bu projeyi 3-4 yılda bitiririm” olmuştu. Ancak kısmet olmadı ve sayının Dilek kısa bir süre sonra Afyonkarahisar valiliğine atandı. Daha sonra valilik görevine atanan şükrü Kocatepe, sayın Dilek’in başlattığı rölöve çalışmalarına destek verdi. Handa esaslı bir temizlik çalışması başlatarak onlarca kamyon moloz ve topraktan bu tarihi yapıyı arındırdı. Ayrıca hanı tel çit ile çevreleyerek koruma altına aldı. Ancak sayın Kocatepe’nin kısa bir süre sonra Giresun valiliğine ataması yapıldı. Sayın Kocatepe’den sonra valilik görevine başlayan şemsettin Uzun, 18 Haziran 2005 tarihinde Ankara’da Kültür ve Turizm Bakanı Atilla Koç’un makamında yapılan, Bakanlık Müsteşarı Mustafa ısen, milletvekillerimizden Mehmet Özlek, Faruk Bayrak, Yahya Akman, Müfit Yetkin, Zülfikar ızol, Belediye Başkanı Dr.Ahmet Eşref Fakıbaba, Başkan Yardımcısı ıbrahim Güllüoğlu ve benim de katıldığım toplantıda bakan Atilla Koç’a; “Sayın Bakanım, Urfa’ya Kültür Merkezi projesi düşünüyorsunuz. Ancak biz betonarme Kültür Merkezi istemiyoruz. Millet Hanı’nın; içersinde müze, resim galerisi, kütüphane, konferans salonları, otel, restorant, kafeterya, el sanatları üretim ve satış mağazaları, kitap satış mağazalarının yer aldığı, sosyal aktiviteli Türkiye’nin en büyük Kültür Merkezi’ne dönüştürülmesini istiyoruz” dedi. Belediye Başkanı sayın Fakıbaba da bakan Koç’a; “Kültür, sanat ve turizm şehri şanlıurfa’ya böyle bir kültür merkezi yakışır ve bu konuda desteğinizi bekliyoruz” şeklinde görüşünü dile getirdi. Ben de, Urfa’nın dünya’da en fazla arkeolojik kazı yapılan il olduğunu, bu kazılardan uygarlık tarihine ışık tutan binlerce eser çıkarıldığını, ancak yer darlığı nedeniyle bu eserlerin mevcut müzede sergilenemediğini, Millet Hanı Kültür Merkezi’nde yer alacak müzenin Topkapı Sarayı’ndan sonra Türkiye’nin ikinci büyük müzesi olacağını, uygarlığın doğduğu şehir olarak bilinen Urfa’ya böyle bir kültür merkezinin ve müzenin yakışacağını söyledim. Bunun üzerine bakan Atilla Koç, “Tamam, yeni kültür merkezi istemediğinize ve Millet Hanı’nın Kültür Merkezi olmasını istediğinize dair bize hemen bir yazı gönderin. Hemen ihale açın, size yardımda bulunayım” dedi. Bunun üzerine Millet Hanı’nın, içersinde müzenin de yer alacağı sosyal ve kültürel içerikli bir kültür merkezi olması için vali şemsettin Uzun imzası ile Kültür ve Turizm Bakanlığı’na 1 Temmuz 2005 tarih ve 1396 sayı ile yazı yazıldı. Bu yazıda, sosyal amaçlı kullanılacak olan hanın güney avlusunun projesinin valilikçe hazırlandığı, ancak müze ve kültürel amaçlı kullanılacak kuzey avludaki bölümlerin projesinin bu konuda uzman mimarlara ihale edilmesi gerektiği belirtilerek bakanlıktan ödenek talebinde bulunuldu. Bu talep üzerine bakanlık, 380 milyon YTL tutarındaki ödeneği gönderdiğine dair bir yazıyı valiliğimize gönderdi. Bu projeyi gerçekleştirmede çok arzulu olan Vali şemsettin Uzun, sayın Muzaffer Dilek gibi bir defasında bana; “Cihat Bey, sana bir müjde vereyim. Bakanlıktan para gelmezse dahi, ben senede 1 trilyon ayırarak Millet Hanı’nı restore ederim.” Dedi. Sayın Uzun Türkiye’nin en büyük kültür merkezi’nin ve en büyük müzesinin Millet Hanı’nda oluşturulacağına dair yerel ve ulusal basına açıklamalarda bulundu. Bu açıklamalar ulusal televizyonların bir çoğunda ilgi gördü ve haber olarak verildi. Ancak çok geçmeden sayın Uzun’un ataması Isparta valiliğine yapıldı. Vali Uzun’un, Urfa’dan ayrılırken mimar Abdülkadir Öcal’a söylediği “Abdülkadir Bey, Millet Hanı sana ve Cihat Bey’e emanet. Aman üzerinde durun ve ihmal etmeyin” şeklindeki sözleri kendisinin bu projeye verdiği önemi gösteriyordu. 2001 yılında vali Muzaffer Dilek tarafından gündeme getirilen ve 10 yıllık il gelişme planına aldırılan, sonraki valiler şükrü Kocatepe ve şemsettin Uzun tarafından yakından takip edilen, Bakan Atilla Koç tarafından desteklenen Millet Hanı Kültür Merkezi projesinin otel projesine dönüştürüleceğine dair haberler şimdilerde kulağımıza gelmektedir. Bakanlığın Yatırımlar ve ışletmeler Genel Müdürlüğü elemanlarının Urfa’ya gelerek bu hanın otel yapılması gerektiği konusunda görüş belirttiklerini duyuyoruz ve gelişmelerin bu yöne doğru kaydığını üzüntü ile izliyoruz. Bu görüşün nedenini, bakanlık elemanlarının yukarıda saydığım bunca gelişmelerden haberdar olmadıklarına ve koordinasyon eksikliğine bağlamak istiyorum. Oteli özel sektör zaten yapıyor. Kaldı ki, başta Yorgancı Sokak adasındaki evler olmak üzere, Haciban Sokağı’ndaki, Ellisekiz Meydanı ve Akyüzler Evi civarındaki evlerimiz butik oteller için çok daha uygundur. Böylece, hem bu evlerimiz restore edilerek yıkılmaktan kurtulmuş olur, hem de turistler tarihi Urfa evlerinde konaklayarak Urfa kültürünü solumuş olurlar. Millet Hanı’na, içersinde müze, resim galerisi, kütüphane, konferans salonları, otel, restorant, kafeterya, el sanatları üretim ve satış mağazaları, kitap satış mağazalarının yer alacağı sosyal aktiviteli Türkiye’nin en büyük kültür merkezi olmak yakışır. Devlete de bunu gerçekleştirmek yakışır. Bunun için sayın valimiz Yusuf Yavaşcan’dan, kendisinden önceki meslektaşları tarafından başlatılan Türkiye’nin bu en büyük restorasyon ve kültür merkezi projesine sahiplenmesini, bu büyük projeyi yerel kaynaklarla tamamlayarak Urfa’ya armağan etmesini diliyorum. Sosyal ünitelerin yer alacağı güney avlunun restorasyon projesi, Diyarbakır Kültür ve Tabiat Varlıkları Koruma Kurulu tarafından onanmış bulunmaktadır. Bismillah deyip bu bölüme başlayalım ve geleceği turizmde olan Urfa’mıza ve ülkemize bu büyük eseri kazandıralım.