İbrahim Halil Okuyan
13 Şubat 2007
1950’li yılların sonlarında ağabeyimiz M. Hulûsi Kılıçaslan’dan; “Urfa’yı tarihte değil, tarihi Urfa’da aramak lâzımdır..” sözünü ilk defa duyduğum zaman bunu “Urfa sevgisiyle söylenmiş, mübalagalı bir söz..” olarak değerlendirmiştim. Ama yanılmışım… O yıllarda pek farkında değildik. Aradan hayli uzun yıllar geçti. Urfa’nın birçok yerinde arkeolojik kazılar yapıldı. Hergün yeni bir eser ortaya çıktıkça, tarih ve uygarlıklar aydınlanıp tarihi mirasımız zenginleştikçe durumu daha iyi anlamağa başladık. Nihayet Göbeklitepe kazıları da gösterdi ki; “Urfa öyle yenilir, yutulur bir lokma değil.” öyle es geçilecek bir kent veya bölge asla değil. Hakikaten merhum Kılıçaslan’ın dediği gibi, “Tarihi Urfa”da aramak lâzım..” Tarihimizde, folklorümüzde, anılarımızda ayrı bir yeri olan Haleplibahçe ilk olarak bir “Temalı Park” projesiyle yoğun bir şekilde Urfa’mızın gündemine geldi. Zamanın Kültür ve Turizm Bakanı Sayın Erkan Mumcu Urfa’yı kayırarak burada bir “Temalı Park” yaptırmak istiyordu. O günlerin Belediye Başkanı Sayın Ahmet Bahçıvan’ın bu “Park”a sıcak bakıp bakmadığını kamuoyu olarak pek anlayamadık ama Belediye Meclisi kesin bir kararla karşı çıktı. Konu Urfa’da çok tartışılan meseleler arasına girdiyse de, sonunda gündemden düştü. Ama Temalı Park’a iyi niyetle ve heyecanla sarılanlar; bunun Urfa için bir kayıp olacağını düşündüler ve AKP iktidarı döneminde yeniden ele aldılar ve Sayın Başbakan’ın Urfa’yı teşriflerinde Temalı Park’a temel atılmasını da sağladılar. Belediyemizle Kültür Bakanlığı arasında uzun süre dolaşan Proje nihayet Kültür ve Turizm Müdürlüğü’ne yüklendi. Çalışmalar başladı. Altyapı çalışmaları sırasında geniş çaplı bir mozaik ortaya çıkınca tarihi bir eseri zedelememek için işler durduruldu. Bu vaziyette anlaşılan Temalı Park’a veda etmek zorundayız. Tarihi bir eseri çiğneyip geçme herhalde kimsenin aklından geçmez. “Tarihi Urfa’da ararken” Merkez, ilçe ve köylerde rastlanan çok sayıda değerli tarihi mozaikler’in sonuncusu Haliplibahçe’de bulunan “Keklik” Mozaiği olmuştur. Hepsi biribirinden kıymetli ve tarihi değer taşıyan bu mozaiklerin çokluğundan mıdır, nedir bizler pek aldırmıyoruz ama Antakya, Gaziantep bölgelerinde bulunanlar için özel Müze’ler kurmuşlar. Hem illerini tanıtıyorlar, hem de gelen turistler sayesinde para basıyorlar. Emin olunuz bizdekileri öyle değerlendirebilsek onlardan zerrece geri kalmayız. Urfa Abgar Aftuha, Babaşamin, Mana, Barbahad, Zümrüdü Anka, Orfeus ve Kekliği ile daha niceleriyle bölgenin en zengin Müzesi olur. Hele bu yönde araştırmalarımızı arttırırsak uygarlık dünyası parmağını ısırır… Hiç olmazsa şu Millet Hanı Projesini bir an önce bitirelim. Bir kısmını koyacak bir yerimiz olsun. Bulunanlar, bizim malımız bizde kalsın. Yarın kimbilir daha ne eserler bulunacak…