İbrahim Halil Okuyan
27 Temmuz 2006
Her mevsim birisi veya birkaçı ile karşılaştığımız meyveler ve bunların suları insan beslenmesi için eşi bulunmaz nimetler.. Taşıdıkları vitamin ve mineraller hayatımızın idamesinde büyük öneme haiz. Cenab-ı Hakkın bu büyük lütfuna nekadar şükr’etsek azdır. Meyveler içinde nar suyu bugün yeniden keşf’edilmiş gibi.. Aranıyor, bulunduğunda fiatına bakılmadan 1-2 bardak içiliyor. Bunun bir vitamin deposu olduğu öteden beri biliniyordu. Yeni öğrenilen; nar suyunun tansiyonu ayarladığı, kolesterol’ü düşürdüğü ve prostad kanserini tedavi ettiği. Tabii sayılan yararları nar suyunu ve nar tanelerini nur taneleri haline getirdi ve rağbetini çok arttırdı. Amerikalı araştırmacılar yaptıkları tetkikler sonucunda 65-70 yaşlarındaki prostat kanserli hastaların hastalıklarında gerileme kayd’edildiğini ortaya çıkardılar. Üç yıl süren araştırma 50 prostat kanserli hasta üzerinde yapıldı. Ekip başkanı Dr. Allan Pantuck nar suyunun mucizevi etkisi ile ilgili olarak şunları söyledi; “Nar suyunun vitamin deposu özelliği yanında prostat kanseri üzerindeki etkisi inanılır gibi değil. Nar suyunun içindeki maddeler sihirli bir nermi gibi kanserli hücreleri tesbit edip üzerine giderek yok ediyorlar, yahut ilerlemesini önlüyorlar. Ancak, şimdi bunu nar suyunun içindeki hangi maddenin sağladığını keşf’etmeğe çalışıyoruz. Elbette kanser gibi yaygın ve öldürücü bir hastalığın ilâcını bulma çalışmaları devam ederken nar’dan sağlanan bu iyileştirici durumun ortaya çıkarılması prostat kanserlileri için büyük bir umut ışığı olmuştur. ınşallah yapılacak keşifler daha kesin sonuçlar verir de insanlık bu dertten kurtulmuş olur. Bir vitamin ve mineral deposu olan nar meyvesinin Urfa’da çok sayıda bahçeleri vardı. Urfa’nın etrafında yer alan bu bahçelerden Karaköprüdekiler çocukluğumuzun unutulmazları arasındadır. Çocuk kafası kadar büyük narlar; iri taneleri, bol suları ve mayhoş lezzetleri ile tadına doyulmaz meyvelerdi. Osmanlı Padişahı IV. Murad’ın Bağdat Seferi sırasında Urfa’da mola vermesi, şazeli şeyhi Ali Dede’nin ziyareti ve bu ziyarette kendisine bir üsküre nar suyu ikram edilmesi tarihten günümüze süzülen bir mesel olmakla beraber, bizim yaşlarda olup o narları görenler için de inanılması doğal olan bir hakikatten başka birşey değildir. Urfa’nın etrafında nar bahçeleri olduğu gibi şehrin içine kadar sokulmuş nar bahçeleri de vardı. Biz bunlara “Narlık” diyor, meyvelerini pazarlarda görüyorduk. Bu narlar kış yiyecekleri arasında da yer alırdı. Zerzembe veya mhzenlerde biribirine değmeyecek şekilde dizilir, ekseriya misafir geldiğinde, çekçek, bastık, kesme gibi üzüm ürünleriyle birlikte ikram edilirdi. Ayrıca nar mevsiminde bir de “nar bekmezi” dediğimiz ekşili pekmez çıkarılır; kebaplarda çeşni olarak kullanılır, salatası, bostanası yapılır sevilerek yenilirdi. Bugün o narlar kalmadığı gibi, standartlara uygun bir “nar bekmezi” bulmak da mümkün değildir. “Hakiki nar bekmezi” adı altında satılanlar bile tağşiş edilmiş, nar’la alâkası olmayan limon tuzu ağırlıklı ucubelerdir. “Hakikisini bulsun altın karşılığında alırım” diyen hemşehrilerimiz vardır ama ne yazık ki, bulamazlar. O günler bir alemdi, geçti. ışte böyle hatıraları kaldı. Onlarla avunuyoruz…