İbrahim Halil Okuyan
30 Haziran 2006
Hilvan Mustafa Kemal ılköğretim Okulu mutad günlerinden birini yaşıyordu. Müdür Yardımcısı Oğuz Ömer Özer bahçede iki öğrencinin biribirileriyle kavga ettiklerini, kıyasıya yumruklaştıklarını, küfürleştiklerini gördü. Aralarına girip onları ayırdı. Bu hem eğitimin, hem insanlığının gereğiydi. Ancak sonuç düşündüğü gibi olmadı. Öğrencilerden birisi rakibinden vazgeçip öğretmenine hem küfür etmeğe, hem de taş fırlatmağa başladı. Canı ve imajı yanan müdür yardımcısı öğrenciyi yakalayıp bir tokat yapıştırdı. Atalarımız da herhalde; “Nush ile uslanmayanı etmeli tekdir, tekdir ile de uslanmayanın hakkı kötektir…” diyerek bu yolu uygulamışlardır. Ama cahilin mantığı öğretmen, ana, ata dinler mi? şirret çocuğun ailesi olayı duyar duymaz okulu basıp sorgusuz sualsiz öğretmeni tartaklamağa başlarlar. Polis bu aileden 4 kişiyi gözaltına alır ve olay Adliyeye intikal eder. şimdi olaya mantık çerçevesinde bir göz atalım. Okul bir ılköğretim Okuludur. Bahçede kavga eden iki öğrenciyi Müdür Yardımcılığı görevini de üstlenmiş bir öğretmen ayıramaz mı? Haşarı öğrencilerden birinin ayrılınca öğretmene taş atmasını, küfür etmesini en ilkel eğitim yapan ülkeler bile kabul eder mi? Hele böylesine iyi niyetli bir öğretmeni çocuğun ailesi dövmeğe gelir mi? Okulu basmağa kadar işi ilerletir mi? Çocuklarını bir tokat yemekle neler kazandığını veya neler kayb’ettiğini takdirden aciz aileler bu davranışarıyla Ülkeye nasıl zararlar verdiklerinin farkında mıdırlar? Aşiretcilik ilköğretime kadar inerse demokratik bir ülke olan Türkiye Cumhuriyeti ne hale gelir? Öğrenciler nasıl yetişir? Ne tür adamlar ortaya çıkar? Kanaatimizce Hilvan Mustafa Kemal ılköğretim okulunda çok yanlış bir adım atılmıştır. ıki çocuğun kavgası olmaması gereken bir mecraya sürüklenmiştir. Çocuklarını bu kadar kayıran ailelere ya iyi bir terbiye vermesini bilmeliler, yahut da verebileceklerin üstüne bu kadar hışımla gitmemeliler. Bu çocuk ilkokulda böyle ise kimbilir Lisede veya (okursa) Üniversitede ne hale gelir? Bunları düşünme ihtiyacını hiç hissetmiyor muyuz? Memleketin neresine bakarsak bu tür olaylara maalesef her alanda rastlıyoruz. ılköğretimde bir öğretmen bir çocuğun kulağını çekemeyecek veya hafiften bir tokat indirmiyecekse öğretim ne hale gelir? ışte görünüyor. Bir polis asayişi sağlamak için suçluyu incitmiyecek, selâm duracak gibi olacaksa asayiş nasıl sağlanır? AB yasası, ABD düzenlemesi iyi olabilir. Ama bizim de düzenimiz bozulmamalı. Atadan, dededen kalma sonuç veren uygulamalarımız gerektiğinde işe yaramalıdır. Polisin, öğretmenin elini kolunu bağlayıp “Haydi eğitimi sağla, haydi asayişi sağla” dersek her ikisi de sağlanamaz. AB, ABD yasaları zaten yeterince bünyemize uygun değil. Acayip bir toplum olup çıkarız. Zaten olduk da.. Kendi kendimizi aldatıyoruz. Meşhur sözdür; “Et kokarsa tuzlarlar, tuz kokarsa ne çare…”