İbrahim Halil Okuyan
26 Mayıs 2006
“Peygamberler şehri Urfa” efsanelerle doludur. Diyebiliriz ki, yalnız Hazreti ıbrahim aleyhisselâm’ın hayatına sığdırılan efsanelerin anlatımı ile 2-3 kitap yazılabilir. Ama maalesef biz bunları bir arada bulundurma becerisini bile bugüne kadar gerçekleştiremedik. Ancak, cüz’i bir kısmı ile yetindik. Efsaneler arasında nüanslar bulunuyorsa da en yaygın olanından başlayıp bunların tamamını dile getirmek bir kültür zenginliği olur. Konuyu nesir veya nazımla ele almak ise edebiyatın güzelliği… Efsane Adam Evliya Çelebi(1611-1682) Seyahatnamesinde Hazreti ıbrahim (a.s.)ın doğumu ile ilgili bölümü şöyle anlatıyor: “şehr-i Urfa içre bir azim ağaç kökü vardır. Ona “şecer-i ıbrahim makamı” derler. Ne zaman ki, Nemrud-ı lain asrında Hazreti ıbrahim vücuda geldikte cümle müneccimin; “Ya Nemrud! Bu saatte bir evlâd vücuda geldi, senin devletine ve dinine ve canına kast ediserdir, tiz onu buldur..” diye iğva ettiklerinde cem’i şehri tecessüs edip annelerinden yeni doğmuş masûmların nice bin’ini ol saatte katl’ettiler. ıbrahim Nebi’nin validesi, ıbrahim’i mezkûr secer kovuğunun içinde pinhan edip gider. Derhal Cibril-i Emin Allah tarafından bu kovuk ağaç içre girip Hazreti ıbrahim’e olâye-misâl hizmet edip ıbrahim parmağın ağzına koyup emer. Bi-emrillah Hazreti ıbrahim’in yine kendi parmağından süt cereyan edip ıbrahim Nebi anınla kifaflanır. Hâlâ günümüze kadar masûmların beşik çağında iken parmaklarını emmeleri mukarrer olduğu, Cibril-i Emin’in taalûmiyle Hazreti ıbrahim’den kalmıştır. (Evliya Çelebi, Seyahatnâme, Topkapı Sarayı Müzesi, Bağdad Bl.nr.305, yaprak 85 a) Çocukların “parmak emmeleri”ni beyan eden bu anlatımdan başka Urfa’mızdaki yaygın versiyonunu da biz (Mehmet H. Öcal) Hazreti ıbrahim’in (a.s.) Hayatını anlatan; “ıbrahim’in Hikâyesi” isimli destanî şiirde ele aldık. Mübarek doğumla ilgili bölüm şöyle: “Hazreti ıbrahim’ın annesi, ıbrahim’e Hamileydi o zaman… -şükür Rabbülrahim’e Korudu O’nu, alıp Kent dışına götürdü, Bir Mağara içinde bir zaman hayat sürdü, Doğurdu Yavrusunu, ıbrahim denen nuru, Bu nurla bulacaktı, bu alemler huzuru… Yavrucağı emzirip hemen evine döndü, En ufak bir şüphenin neticesi ölümdü… Ancak iki gün sonra gelmişti süt vermeğe, Bir de baktıki, O’nu başlamış emzirmeğe, Kara gözlü bir ceylân Ona “Anne” olmuştu, Kendi yavrularına Onu ortak kılmıştı… Sevinerek hepsini aldı, öpüp-okşadı, Kurtulan Yavrusunun başkalaşmıştı tadı… Görünce süt verirken kara gözlü ceylânı Unutabilir miydi, böyle mübarek an’ı?.. ınsanlık yarışında insanları geçmişti, Bir hayvanın yaptığı imrenilecek işti… Artık huzur içinde rahat edebilirdi, Yavruyu “Süt Anne”ye koyup gidebilirdi…” (şiirlerde Urfa; I. Cilt, Hazırlayan: A. Naci ıpek, Özlem Kitabevi Urfa, ıbrahim’in Hikâyesi, s.157-162) Turizm’de, özellikle “ınanç Turizmi”nde kendini tanıtmak ve bu alanda gelişmek isteyen Urfa, kültürel yayınları çoğaltmalı ve kolay temin edilebilecek yerlerde bulundurmalıdır. Elbette bunların Arapça, Fransızca, ıngilizce’ye çevrilmiş olanları da bulunursa Urfa’nın tanıtımı ve turistik cazibesi daha çok artmış olur.