İbrahim Halil Okuyan
7 Nisan 2006
Tarihimizin yükselme devirleri dirayetli padişahların, hakanların yanında dirayetli devlet ve hükûmet adamlarının da olduğu yıllara rastlar. Gerileme ve çöküş devirlerinde ise dalkavuklar sahnededir. Saray entrikalarında kadınlar, hokkabazlar, cahiller rol oynar ve dolayısıyla devlet batağa doğru sürüklenir, batar gider… Osmanlı tarihi bu bakımdan da ibaretlerle doludur. Kudretli Padişah Yavuz Sultan Selim döneminde (1467-1520) görev almış devlet adamlarımızdan Piri Mehmet Paşa ile Yavuz Selim arasında geçen bir diyaloğ, Paşanın görev anlayışındaki kudretini göstermesi bakımından bugünlere ve yarınlara örnek olacak niteliktedir. Bostanzade Yahya Efendi tarihinden naklen günümüze aktaran Can Alpgüvenç’in anlattığı olayı birlikte okuyalım ve akıllı, dürüst devlet adamlarımızın yeri geldiğinde ne güzel işler başardığını birlikte görelim: “Bir gece, yakınlarından biri, sohbetlerinin kızıştığı bir anda eşsiz hükümdar Yavuz Sultan Selim’e sordu: “Hünkârım, Pirî kulunuzu neden böyle herkesten üstün tutarsınız, sebebi n’ola?” Sultan Selim birden ciddileşti, kaşları çatıldı ve şöyle söyledi: “Vakit şimdi gece yarısıdır; aklımdan geçen ise Mısır’ı almak için girişilecek hazırlıklardır. şimdi bak, Pirî paşayı çağırtayım, bir de onun düşüncesini öğrenelim. Böylece aklını neden üstün tuttuğumuzu sana gösterelim.” Sultan, vakit geçirmeden paşaya bir ulak gönderdi ve onu huzuruna çağırttı. Alelacele hünkârın huzuruna getirilen Piri Paşa’ya büyük bir ciddiyetle: “Pirî! Rumeli’nin bir yerinde eşsiz bir cami yaptırmayı murad ediyorum, bu konuda senin de fikrini almak isterim, ne düşünürsün?” Pirî Sultanı sessizce süzdükten sonra, büyük bir saygı içinde: “Ferman Sultanımındır! Camiyi bilmem ama, Anadolu içlerinde bir iki köprü vardır ki tamire çok muhtaçtırlar. Onların onarılması daha isabetli olur.” Hünkâr hiddetle: “Bre Pirî, ben Rumeli’den söz ediyorun; sen Anadolu diyorsun. Yoksa senin başka bir fikrin mi var? “Evet Sultanım, farklı bir düşüncem var; ama huzurunuzdaki kişinin bunu öğrenmesi mahzur getirebilir!” “Lala, onun ne haddi var? Sırrı açıklarsa başından olacağını bilir!” “Padişahım, şimdi cami zamanı değildir. Benim aklıma Mısır ülkesini alma tutkusu düşmüştür. Anadolu yollarında askerin geçmesine yarayacak köprüleri tamir edelim. Mısırlı âlimlere kalplerini bize yaklaştıracak nameler gönderelim. Bizim şeriata ne kadar uyduğumuzu cümlesine inandıralım. Âlimleri ve kumandanları Kansu Gavri’den nefret edip, bizim tarafımıza geçsinler. ılkbaharda Safevîler üzerineymiş gibi yürüyüşe geçelim!” Sultan Selim tebessüm edip, memnuniyetini belirtti. “Berhüdar olasın Piri!” Dedi ve Paşa’yı hil’atlerle mükafatlandırdı. (Bostanzâde Yahya Efendi’nin Duru Tarihi) Sultan Selim, 1516 Haziran’ında Mısır Seferi’ne çıkarken, Pirî Mehmet Paşa’yı dördüncü vezir olarak ıstanbul’un korunmasıyla vazifelendirir.”