İbrahim Halil Okuyan
14 Mart 2006
Türkiye, dünyada en çok fındık üretimi olan bir Ülke. Uzun yıllar bu büyük üretim boyutunda ihracat yapılamıyordu. Dolayısıyla fındık üreticisi, emeğinin karşılığı sayılabilecek bir kâr elde edemiyordu. 1997 yılında “Fındık Tanıtım Gurubu” (Dış Ticaret Müsteşarlığı’ndan 1 üye, Karadeniz ve ıstanbul Fındık ve Mamulleri ıhracatçıları Birlikleri Yönetim Kurullarının uygun gördükleri 4 er üye olmak üzere toplam 9 üyeden oluşan bir Gurup) Yurtiçi ve Yurtdışında faaliyetlere girişerek fındığın pazarlama payını arttırdı. Kuruluş yılında Yurtiçi ile birlikte ABD hedef kitle olarak seçilmiş, satışlar gittikçe artmıştı. Sonraki yıllarda Japonya, Çin Halk Cumhuriyeti, Hindistan da “Fındık Tanıtım Gurubu”nun çalışmaları sonucunda 2000-2005 yılları arasında fındıkla tanışmış ve onu sevmişlerdi. Aynı gurup 2006 yılını Rusya için faaliyet yılı olarak kabul etmiş bulunuyor. Tabii ki, adı geçen Fındık Tanıtım Grubu, sayılan Ülkelerdeki faaliyetlerini o ülkelerin reklâm ajansları ve pazarlama şirketleri kanalıyla yürütmekte pazarlama randımanını geliştirmektedir. Fındık Tanıtım Grubu, misyonunu; Türkiye’nin tarımsal ürün ihracatında yüzde 20 pay’a sahip olmakla birlikte üretim plânsızlığı bahis konusu olduğundan 600-700 bin ton kabuklu rekoltenin idrak edildiği yıllarda elde kalan 100-200 bin ton kabuklu fındığın meydana getirdiği ekonomik kayıp ve çeşitli problemlerin telâfisi için iç ve dış tüketimin arttırılmasına yönelik reklâm ve tanıtım faaliyetlerini organize etmek ve yürütmek olarak tanımlıyor. 1997 ve 2005 yıllarında iki defa vizyona sürülen “Aganiği-naganiği” fındık satış kampanyaları dış ülkelere nasıl tercüme adapte edildi bilemiyoruz ama rekor satışlar yaptığını bilmeyen kalmadı. Güneydoğudaki bizim fıstık üreticileri her yıl ürünlerinin yeterince değerini bulmadığını söylerler ama organize olup bir “Reklâm kampanyası” açıp sürdürmeği de akıl edemezler… Gerçi Türkiye’de fıstık üretimi fındık kadar bol değil ama ne de olsa o da bir ticarî ürün ve üreticisi kârlı bir kazanç elde etmek ister. Bu iş tabii, mecrasında kendiliğinden olmaz. Üretim için harcanan para ve emeğin bir bölümü organizasyon ve reklâm için ayrılmalı ki; fıstık ve iller tanınsın, satışlar artsın. Yapılacak ilk iş; “Fındık Tanıtım Gurubu” gibi bir “Fıstık Tanıtım Gurubu” kurmak ve bu Gurup eliyle faaliyetlere başlamak. Bu amaçla şanlıurfa, Gaziantep, Siirt ve bu illerin il ve ilçe Ziraat Odaları Başkanlıkları bir araya gelmeli, ilgili teşkilâtlardan da birer üye alarak müşterek bir gurup kurmalı bu yıldan itibaren faaliyete geçmelidirler. “Yok, biz fıstığımızın fiyatından memnunuz. Ayrı bir çabaya gerek yok..” diyorlarsa, elbette kendilerinin bileceği iştir.