Hafız Mahmut Akagün (Dellek Hafız)

Av. Müslüm C. Akalın
Hâfız Mahmut Akagün, Dellek Hafız Mahmut olarak ünlüydü. Bizler içinse Klasik Türk Müziği ve Urfa Halk Müziğinin usta sesi Hâfız Mahmut idi. Yorgun akşamüstlerinde, büromuzun koridorundan ağır aksak süzüldüğü çalışma odasına, kapıda çok sevdiğimi bildiği Yaşar Nezihe Hanım’ın “Ne bilür” redifli gazelini okumadan girdiği çok nadirdi.
Baromuzun kuruluş yıldönümlerinde özel konuk olur, aralarında rahmetli Av. Doğan Güllüoğlu ve Av. Lâmi Açanal ve diğer ağabeylerimizin de bulunduğu musikişinas meslektaş grubunun geleneksel toplantılarına da bir engeli yoksa mutlaka katılır, lezzetli sesi ve makam hâkimiyeti ile bizleri her defasında hayran bırakırdı.
Askerliği sırasında orduevinde ünlü bestekâr Münir Nurettin Selçuk’a ‘Aheste çek kürekleri mehtâb uyanmasın” şarkısını okuduğunda yada Sabite Tur Gülerman’a Urfa’ya geldiğinde okuduğu parçalardan aldığı olağan dışı takdiri tevazuyla anlatırdı.
En hoşlanmadığı şey şarkı söylerken dinleyicilerden birinin okuduğu parçaya iştirak etmesiydi. Mecliste dinleyicilerin söylediği şarkıya katılma eğilimini gördüğünde arkadan gelen şarkıyı 19. Yüzyıldan, Dede Efendi ya da Hacı Arif Bey’den seçerek ‘tehlikeyi’ önlerdi.. Gerçekten de çok zengin bir repertuarı vardı.
25 Yılı aşkın bir süre içerisinde, çok güzel okuduğu çok sayıda eser içinde, her seferinde tekrarını rica ettiğim ve yalnızca ondan dinleme imkânı bulduğum iki eser vardı. Bunları son olarak eski Urfa evimizde sevgili Halil Altıngöz’ün udu eşliğinde okumuştu.
Bunların birincisi Yahya Kemâl Beyatlı’nın “Eski Şiirin Rüzgârıyla” adlı kitabında yer alan meşhur “Vedâ” gazeliydi. “Ömrün şu biten neşvesi tam olsun erenler / Son meclisi câm üstüne câm olsun erenler” diye başlayan bu gazel, Neyzen Süleyman Erguner tarafından Uşşak makamında bestelenmişti. Ancak Hâfız bu eseri farklı yorumlardı. Nereden bulmuşsa, bu gazeli tahmis edilmiş haliyle okuyordu, çok da güzel okuyordu. İlk dinlediğimde 1990‘lı yılların sonu olmalı, ertesi sabah gün boyu ve daha sonraları bu gazeli kimin tahmis ettiğini çok aradım ancak bulamadım. Meraklılarının zor bulacakları tahmis edilmiş gazel şöyleydi:
(Özgün gazel koyu yazılmıştır. Özgün metni bulunamadığı için tahmis edilen kısım Hâfız’ın okumasından yazılmış olup kelimelerde hata olma ihtimali yüksektir)
VEDÂ GAZELİ
Sensiz içilen bâde haram olsun erenler
İlk merhalemiz mehd-i garâm olsun erenler
Vuslât bize aksây-ı meram olsun erenler
Ömrün şu biten neşvesi tam olsun erenler
Son meclisi cam üstüne cam olsun erenler
******
Bir başka nevâ meze ederek nefha-i nâye
Bir nefha-i dilcû katarız lahn-ı sebâye
Ömrün bütün alâyişi de gitse hebâya
Şükranla vedâ ettiğimiz câm-ı fenâya
Son pendimiz ahlâfa devâm olsun erenler
******
Mestan-ı mey âsâm kalıp teşne-i pürteb
Peymâneler encâm gibi yansım mı lebâleb
Dönsün ve dökülsün genç olsun da bütün hep
Caizse harâbât-ı ilahîde de her şeb
Yarân yine rindân-ı kirâm olsun erenler
******
Dâmâne bedel çâk-i giriban durur elde
Sahbây-i sefa yoksa da gülzâr-ı emelde
Sehbây-i muhabbet gibiyiz pay-ı temelde
Tekrar mülâkî oluruz bezm-i ezelde
Evvel giden ahbâba selam olsun erenler
******
Âyine-î vicdan gibi âyine-i akdâh
Aşine-i cem’in mâkesi ikbâl ile ervâh
Üftâde ve dildâdesi Yunus, Kerem, Emrâh
Dünyada bu iksir ile mes’ud olan ervah
Ukbâda da sermest-i müdâm olsun erenler
******
Diğerine gelince, o da meraklıları dışında pek bilinmeyen bir eserin Hâfız Mahmut tarafından yorumlanmasıydı. Tarihçi Zuhurî Danışman’ın, güftesinin bir darbeyle tahttan indirilerek öldürülen Sultan Abdulaziz’e (1861-1876) ait olduğunu belirttiği; bazı kaynaklarda ise Muhayyer makamındaki bestesinin Sultan Abdulaziz’e ait olduğu belirtilen bu şiiri, Hâfız Mahmut gazel formunda yorumlayıp Sadettin Kaynak’ın Acemaşiran makamındaki bestesine bağlayarak dinleyenleri mest ederdi:
BÎ-HUZÛRUM ŞİİRİ
Bî-huzûrum nâle-i mürg-î dil-i divâneden
Fark olunmaz cism-i bî-marım bozulmuş lâneden
Bunca derd ü mihnete katlandığım ayâ neden
Terk-i cân etsem de kurtulsam şu mihnethâneden
******
Başka bir âlem gerekdir gönlümü seyran için
Mihnet-i dünya çekilmez doğrusu bir can için
Mübtelâyı derd-i aşkı olduğum canân için
Terk-i cân etsem de kurtulsam şu mihnethâneden
******
Nettim ne yaptım zalim felek ben sana
Leşker-i gamla hücum etmektesin her gün bana
Ölmeden gayrı teselli yok bu âlemde bana
Terk-i cân etsem de kurtulsam şu mihnethâneden
Hafız Mahmut’u 21 Şubat 2019’da 80 yaşında kaybetmiştik. Vefatından kısa bir süre önce, hastalığı nedeniyle Cihat Kürkçüoğlu hocamız ile kendisini ziyaretimizde çekilen bu fotoğraf değerli bir anı olarak kaldı. Nur içinde yatsın.