İbrahim Halil Okuyan
12 Kasım 2016
İngiliz gazeteci,
Sina dağında
karşılaştığı bir Bedevi’ye sorar:
“Sence lider
kimdir?”
Bedevi:
“Bir tanım
yapmak yerine,
Bir öykü ile
sorunuza cevap verebilir miyim?” der.
Gazeteci:
“Elbette,
anlat öykünü” diye yanıtlar.
Bedevi anlatır.
Benim gibi bir
Bedevi,
Devesinin üstünde
ve kızgın güneşin altında,
Sina Çölünde yol
almaktadır.
Birden ufuk
çizgisi kararır,
Gökyüzünde nadiren
tek tük görülen kuşlar,
Bu kez toplu
halde,
Karanlığın aksi
istikametine doğru,
Telaşla kanat
çırpmaktadır.
Çölün mutlak
sessizliği, daha da yoğunlaşır sanki.
Deneyimli Bedevi;
bu alametlerin,
Şiddetli bir kum
fırtınasının habercisi olduğunu hemen anlar.
Devesini çökertir,
üstünden iner.
Heybeden aldığı
sağlam bir kazığı,
Kızgın kumlara
çakar ve devesini sıkıca bu kazığa bağlar.
Sonra yine
heybelerden,
Katlanmış parçalar
halinde çıkardığı küçük çadırını alelacele kurup,
İçine girer ve
kapı örtüsünü her iliğinden düğümler.
Son düğümü henüz
atmıştır ki;
Fırtına bulundukları
bölgeye ulaşır.
Küçük çadır
havalanacakmış gibi sallanmakta,
Rüzgarın
oluşturduğu kum sağanağı,
Neredeyse delip
geçecek bir hızda, çadır yüzeyine çarpmaktadır.
Her kum tanesinin,
boyları küçük fakat verdikleri acı büyük oklar gibi bedenine saplandığı deve,
dile gelir:
‘Efendi, canım çok
acıyor.
Hiç olmazsa başımı
çadıra sokmama izin verir misin?’ der.
Dışarıda olmanın
ne kadar zor olduğunu iyi bilen Bedevi, zavallı devenin bu dileğini kabul eder
ve ‘Peki, başını çadıra sokabilirsin.’ diyerek, kapıyı bağlayan düğümleri
boşaltır.
Durmak bir yana,
fırtına giderek daha da gemi azıya almaktadır.
Deve, sahibine
tekrar yalvarır;
‘Efendi,
Derimin en ince
olduğu yer boynumdur ve şu an çok acıyor.
İzin ver, boynumu
da çadıra sokayım.’
Biraz ikirciklenmeyle,
bu isteğe de ‘Peki’ der Bedevi.
Fırtına, sanki
sonsuza dek sürecek gibidir.
Deve bu kez, ilk
ikisinden daha acıklı bir sesle yalvarır;
‘Efendi, ne olur,
hörgücümü de çadıra sokmama izin ver…’
Bedevi bu son
isteği de kerhen kabul eder.
Ancak, hörgücün de
içeri girmesiyle, küçücük çadırda, artık kımıldayacak yer kalmamıştır.
Bu duruma,
Bedevi’den önce, deve tepki gösterir;
‘Efendi, bu çadır
ikimize dar geliyor. Sen dışarı çıkıp, başının çaresine baksan…’
Kıssadan Hisse
‘Lider kimdir?’
“Lider;
Devenin Başını Dahi, Çadıra Sokmasına İzin Vermeyen İnsandır… “
Son söz:
“Başını rica
ile çadıra sokan deve, artık sahibini dışarı davet etmektedir…”
‘Deve’ deyip
geçmeyin; kini çok derindir.
Sizi çadırın
dışına atacak kadar…
Güncel sorunlarımızla
nasılda birebir örtüşen ve ders alınacak bir öykü.
Saygılarımla.
İbrahim Halil
Okuyan
İnşaat Yüksek
Mühendisi
27.Ocak.2011
Şanlıurfa