Konuk Yazar
19 Ekim 2016
URFA’YA PAŞA
GELDİ” TÜRKÜSÜNÜN HİKAYESİ -1-
Büyüklerimiz
‘Urfa’ya Paşa Geldi.’ türküsünün hikâyesini bilirler. Vaktiyle Urfa’ya bir paşa
gelir. Muhtemelen bu paşa 2. Cumhurbaşkanımız sayın İsmet İnönü’dür. Paşanın
Urfa’ya gelişi bir efsaneye dönüşür. Nasıl ki Harran’a suyun gelişi ‘Aney kalk
bir zılgıt çal, Urfa’ma su geliyor.’ Türküsüyle efsaneleşmişse bu olayın
hatırasına da bir türkü yakılır.
Vaktiyle vatani
görevini Urfa’da yapan Vanlı bir askerden bahsedilir. Askerin adı yanılmıyorsam
Hamdi Polatoğlu’dur. Bu asker aynı zamanda bir halk ozanıdır. Türkü kışlada
dillendirildiği için bu Vanlı asker de bu türküyü ezberler ve bir zaman sonra o
türküyle anılır duruma gelir. Askerliği bittikten sonra Van’a giden bu
askerimiz davet edildiği meclislerde bu türküyü söylemeye başlar. Derken o
zaman bizim muhteşem TRT’ciler Van’a gelir. Van yöresine ait türküleri
derlerken ozanımızı da dinlerler ve ‘Urfa’ya paşa geldi.’ Türküsünü Van türküsü
diye kayda geçerler. Acizlikler insanoğluna mahsustur sözü gereği; ‘Paşa neden
Van’a değil de Urfa’ya geldi.’ diye bir soru sorasımız geliyor. Mesala
‘Mardinkapı şen olur, dibi değirmen olur.’ türküsü Mardin’e mi aittir. Hayır
diyeceğiz, çünkü bu kapı Mardin’de değil Diyarbakır’da bulunmaktadır.
Dolayısıyla türkü Diyarbakır yöresine aittir. Türk halk edebiyatı araştırmaları
nesnel kriteler ve sosyolojik tahlillerden uzak olduğu için bu ucube sonuçlar
doğmaktadır.
…………………………………………………..
……………………………………………………..
Gelelim türkümüze.
Bu türküyü tekrar tekrar okuduğumuzda, içeriğine baktığımızda Van kültürünü
uzaktan yakından yansıtmıyor. Türkünün içeriğindeki sosyal olay tamamıyla
Urfa’yı anlatıyor. O zaman gelin TRT repertuarındaki bu türküyü tekrar Urfa
türküsü olarak yazalım ve adaletin yerini bulmasını sağlayalım
…………………………………………………………………..
9 Ağustos 2008
01:01
HIKAYE 2
Diyarbekir’in
soylu ailelerindendir “Cemil Paşa” giller, bu ailenin yaşadığı ev şu anda Ali
Paşa Mahallesinde olup “Cemil Paşa Konağı” olarak restorasyonu tamamlanmış ve
Diyarbekir turizmine hizmet etmeye hazır hale gelmiştir.Derler ki bu konaktaki
hizmetçilerin sayısı o kadar çoktur ki, dillere destan olmuştur bu hizmetçiler,
nitekim hatırlarım rahmetli annem hayatta iken bizler için kurulan sofrada
yemek yedikten sonra sofranın hemen gençler tarafından kaldırılmadığını görünce
onlara mesaj vermek için şöyle derdi: “Cemil paşa gile haber salalım da bir
hizmetçi göndersinler sofrayı kaldırmak için” annemin bu sözlerinden sonra
sofra evde bulunanlar tarafından hemen kaldırılırdı.Hizmetçisi çok olur da evin
hanımı çok olmaz mı, haliyle birden fazladır Cemil paşanın hanımı, kendisi
Halep’te görevli iken bir hanım daha nikahlar ve bir müddet sonra bu hanımını
da Diyarbekir’e, konağına göndereceğini, dolayısıyla bu yeni hanımının Urfa’da
karşılanmasını da büyük oğlu Mustafa Paşa’dan ister.Mustafa Paşa babasının bu
isteğini yerine getirmek için hazırlıklar yapar ve Diyarbekir’den bir kervan
çıkararak Urfa’ya gönderir, bu kervan içinde bir Ermeni kadın da vardır ve bu
kadın aynı zamanda Mustafa Paşa’nın dostudur.Kervan Urfa’ya erişince oradaki
büyük bir eve konar ve yerleşilir, Mustafa Paşa ise kervandan birkaç gün sonra
Urfa’ya hareket eder, maiyetindekilerle birlikte konaklarının yeni hanımını,
yani üvey annesini karşılamak üzere Urfa şehrinin dışına çıkar, gelen kervanı
karşılayarak Urfa’daki kalınacak eve gelirler.Evin önünü meraklı Urfalılar
doldurmuşlardır, büyük bir kalabalık oluşmuştur, Mustafa Paşa atının üzerinde
kendisini temaşa eden bu kalabalığı kendisi de seyretmeye başlar ve selamlar,
paşanın dostu olan Ermeni kadın elini paşanın atının üzengisine koyup paşanın
atından ineceği sırada töre gereği çizmesini tutarak öpmek ister, Mustafa Paşa
ise dostunun elinin atın üzengisinde olduğunu fark etmeden sağ ayağını üzengiye
aniden koyunca dostunun eli çizmesinin altında kalır ve kanamaya başlar.
Kadın can havli
ile birden bağırınca olayın farkına varılır, paşa hemen ayağını kaldırır ve
atından inerken cebinden çıkardığı ipek mendili ile dostunun elini sarar ve
üzüntülerini belirtip birlikte misafir kalacakları evin kapısından içeri
girer.Mustafa Paşa Urfa’da iki gün dinlendikten sonra kervanla birlikte ve yeni
üvey annesini de yanında olarak Diyarbekir’e dönmek üzere hareket ederler.Bu
olaydan bir müddet sonra Mustafa Paşanın ermeni dostu olan kadın bir ermeni ile
evlenir, evlendiği gecenin sabahında Mustafa Paşanın korkusuyla Halep’e gitmek
üzere Diyarbekir’den ayrılır.Mustafa paşa ise bu haberi birkaç gün sonra
öğrenir ve adamlarını Haleb’e göndererek dostu olan ermeni kadını bulmalarını
ve geri getirmelerini ister, ancak adamlar aramalardan bir netice alamazlar ve
eli boş olarak Diyarbekir’e dönerler.Türkü de böylece dillere düşerken içinde
“Urfa” sözcüğü çok geçtiği için ve Urfa’lılar paşa’yı, gelen misafirleri
kaldıkları evin önünde temaşa eyledikleri için türkü haliyle “Urfa’ya paşa
geldi” diye isimlenir.Geçtiğimiz günlerde TRT Gap Diyarbakır radyosundaki bir
sohbetimin arkasından spiker: “bu güzel sohbetten sonra biz de bir güzel Urfa
türküsünü dinleyicilerimize dinletelim” demişti de kendisine. “Aslında bu türkü
Diyarbekir türküsüdür ve hikayesi de vardır” deyince bize kısaca anlatır mısın”
isteğinde bulunmuştu, bu istek üzerine bizde “Urfa’ya Paşa geldi” türküsünün
hikayesini kısaca anlatmış olduk.“Cemil paşa”nın torunları hala hayattadır ve
bu şehirde yaşayanları da vardır, bu ve benzer Diyarbekir’in soylu aileleri bu
şehre hep güzel hizmetlerde bulunmuşlardır, saygıyla yad edilirler.Not: Gerek
bu türkü ve gerekse daha bir çok Diyarbekir Türküsünün “Otantik Hikayesi”nin
Vedat Güldoğan’ın “Diyarbakır Kültürü” adlı eserinde bulunduğunu da belirtmiş
olalım.
Selam ve dua ile.
(Eyüp Azlal)
HIKAYE 3
…….Ben de bu
türkünün efsanesini paşanın torunlarından dinledim.Şu anda Urfa’nın çok iyi
bilinen ailelerinin bir çoğu bu paşanın torunudur.Saraya dokuz yaşında gelen
bir çerkez kızı saray terbiyesi ile büyütülüyor.Genç kız olunca üst düzey bir
yetkili ile evlendiriliyor. Di….adındaki bu çerkez kızı M…….. adlı paşa
ile evlendiriliyor. Paşanın dokuz kızı oluyor.Oğlu olmuyor.Çok güzel olan bu
kızlar Urfa’ nın en tanınmış ailelerinin oğlu ile evlendiriliyor.Urfa’da beyaz
tenli yeşil gözlü ailelerin bir kısmı bu paşanın torunlarıdır.Ben on iki
yaşındayken paşanın son yaşayan kızı ile tanıştım.Seksen yaşın
üstündeydi.Annesinden öğrendiği saray şiirlerini ve saray anılarını
anlatırdı.Bu türküyü bu paşa için düzenlediklerini kendi ağızlarından
duydum. İsim yazmak istemedim. Hatalı bir bilgi aktarmış olmayayım.
(Edibe Aydin)
…………..
Urfa’ya paşa geldi
(anom)
Tahta temaşa geldi
(anom)
Bir elim yar
kolunda (anom)
Bir elim boşa
geldi (anom)
Hani mendilim hani
(anom)
Durmaz parmağın
kanı (anom)
Benim sevdiğim
sensin (anom)
Senin sevdiğin
hani (anom)
Urfa Urfa içinde
(anom)
Kavruldum yağ
içinde (anom)
Ellerin yari
gelmiş (anom)
Bizimki yok içinde
(anom)
Hani mendilim hani
(anom)
Durmaz parmağın
kanı (anom)
Benim sevdiğim
sensin (anom)
Senin sevdiğin
hani (anom)