Konuk Yazar
3 Mart 2016
Geçenlerde
bir dost sohbetinde denk geldiğim bir konu üzerinde bir şeyler yazmam
gerektiğini düşünüyorum ya da düşünmeliyiz .
Gelen
soru şöyleydi : “ Nerelisin sen Şerif “ .
“
Urfalıyım “ dedim soran arkadaşa.
“
Yerlisisin yani “ dedi .
“
Yok yerli değilim , yerli ne oluyor ki “ dedim .
“
Şehirli “ diye cevapladı .
“Hilvan’da
doğdum ve şimdi de Urfa’dayım . Urfa’lıyım yani “ diye konuyu kapattım .
Soruyu
soran arkadaş pek hoşnut olmamıştı bu tavrımdan olacak ki başka tarafa
odaklandı.
Sahi
kim bu yerliler , kim bu köylüler , şehirliler . Asriler , Kürt’ler , Araplar … Kim Urfa’ya
daha bağlı ya da daha sahiplenebilmiş memleketi.
Ülkede
bu tarz kamplaşma ne yazık ki yerel bazda şehrimizde de var.
Çok duymuşuzdur eskiden buralar böyleydi şöyleydi
şu köylüler geldi ne hallere geldi memleket sözleri hepimizin duyduğu
cümlelerdir.
Kendini
bu yeni gelen topluluklardan nedense farklı görür ben buyum oyum aslen şuyuz
buyuz diye diğerlerini ötekileştiren bir katmana sahip ne yazık ki bu memleket .
Tabi
ki bu katman eskisi gibi kalın çizgilerle ayrık değil toplumdan. Çünkü birlikte
yaşama zorunluluğu insanları daha da yakınlaştırmış , evlilikler yaşanmış
akraba bağları oluşturmuştur .
Burada
kente sonradan gelen toplulukların adaptasyon sorunu da ayrı bir sorun zaten.
Köy
yaşamı ile şehir yaşamını biri birine karıştıran ya da köyde yaşadığı gibi
yaşamak isteyen zümreyide tenkit etme konusunda unutmamak gerekiyor.
Köyde
uçsuz bucaksız tarlalardan dar kalıplara girmek ve kent yaşamına ayak uydurmak
ya da uyduramamak veya uydurmamakta ısrar etmek .
Sonuç
olarak bu şehirde biri birimizi ötekileştirmeden ; ben oyum buyum , aslen
buradan gelmeyiz atalarımız ağaydı beğdi gibi düşüncelerimizi kendi iç
dünyamızdanda atıp bu kentin ilerlemesi için çaba göstermeliyiz.
Güzel
ve çok anlamlı bir örnekle konumuzu taçlandıralım . Hz. Muhammed’in birebir
yaşamış olduğu Mekke’nin fetih gününde geçiyor yaşananlar.
Mekke’nin
fetih günüydü . Bir adam Resulullah’ın yanına yaklaştı . Korkudan,heyecandan
titriyordu . Resulullah’ta gördü adamın bu halini ve dönüp seslendi .
“Titremene
lüzum yok , ben kral değilim “ ve ardından dedi ki ;
“Kureyş’li
kuru et yiyen bir kadının oğluyum ben .”
Tevazu
duygularımızın had safhada olduğu güzel yarınlara..
M.Şerif Bendaş