Mehmet Göncü
17 Kasım 2015
Kıymetli okuyucularım, rahmetli hacı babam, sık sık tekrarlardı bu güzel Ata sözünü: “KEM ALET İLE KEMÂLAT OLMAZ”…
Yani; eksik alet, edevat ile bir sanat icra edemez ve bir eşyayı da onaramazsınız.
Türkiye’nin bence en büyük genel sorunu, vasıflı insan azlığıdır.
Her nedense bir türlü iyi kalifiye elemanlar yetiştiremiyoruz.
Kim demiş ülkede işsizlik var.
Böyle bir şey yok.
Gazetelerin ilân sayfalarını açın bakın, hep vasıflı eleman istek listesi yayınlanıyor. Ama kalifiye eleman ne yazık ki yok.
Ne acı ki bu durum Urfa’da daha da vahim bir vaziyettedir.
Sevindirici olan ise İŞKUR Müdürlüğümüzün bu konuda faydalı çalışmalar içinde olmasıdır.
Eskiden usta, çırak, kalfa dengesinde bir oto kontrol ve disiplin vardı.
Şimdi kimin usta, kimin çırak olduğunu anlamak mümkün değil.
Zaman zaman evime bir tamir veya yeni bir onarım işi için bir eleman götürsem hep hüsrana uğrarım.
Usta olarak gelen şahsın çok zaman benden tornavida, pense, çekiç, kalem, testere, vida isteğinin karşısında adeta şaşırıp kalıyorum.
“Arkadaş sen buraya misafirliğe mi geldin, yoksa su veya elektriği tamir için mi burada bulunuyorsun?” demek zorunda kalıyorum.
Örneğin; mahallemize doğal gaz hattı döşendiği günlerde kanal çalışması yapılıyordu. Kanal kazıcı eline bir güç geçirmiş ya bu gücün keyfini çıkarırcasına asfaltı parçalıyor, yerin altındaki hayati altyapıyı hiç nazarı itibara almıyor; “Vur kepçeyi yere kaz git”..
Bu şekilde hemen hemen sokaktaki binaların bir çoğunun elektrik, su şebekelerindeki boruları parçalıyor.
Arkasından ekip geliyor, parçalanan tesisatı yeniden onarıyor.
Bir sürü masraf ve zaman kaybı oluyor.
Halbuki kepçeyi kullanan şahsın yanında Belediyeden söz konusu yerin altyapısını bilen bir teknisyen bulunsa ve o teknisyen elindeki detektörle bina girişlerindeki su ve elektrik hatlarını kontrol etse işte bu olumsuzluklar hiçbir şekilde olmayacak, para ve zaman israfı da meydana gelmeyecektir.
Nihayet; bu sorumsuz tahribattan bizim bina da o günlerde nasibini almıştı.
Neyse bir ekip geldi, parçalanan kabloları tekrar onardı. Ama hiçbir zaman tamir gören parça orijinali gibi olamaz.
Hadi bu durumu da sineye çektik ama bin bir sabır çekerek.
Bir de baktık ki; kepçe kabloları koparırken, binanın içindeki kofranın da bağlantı uçlarını kopararak yer altına çekmiş.
Haydi bir ekip daha geldi, güzelim mermerleri kırdı.
Bin bir müşkülle onarımı tamamladı.
Biz bina sakinleri olarak, neyse olan olmuş dedik, neticede onarım tamamlandı diye de bir oh çektik.
Demem o ki; işinin ehli olmayan birinin hem şirketlere, hem taşeron firmaya, hem de biz bina sakinlerine zararı büyük oldu. Kasıt olmadığı için de bu durumu sinemize çektik.
Onun için her zaman rahmetli babamın o ata sözü aklımdan ve kulağımdan hiç gitmez: “Kem alet ile Kemâlat olmaz…”
Ve yine atalarımız boşuna dememişler: “Ekmeği ekmekçiye ver, bir ekmek de fazla ver”
Değerli okuyucularım, siz siz olun bu gibi durumlarda işin başında bulunun. Daima da yanınızda bazı ustalar için alet edevat bulundurun.
Sevindirici bir gelişme ise ben bu yazıyı hazırlarken, araştırma yaptım; Bu gibi işlerde ve sektörlerde çalışanlarla alakalı olarak mesleki eğitim, iyileştirme ve kavrama ile ilgili bir öğrenim süreci başlamıştır. Artık bu konularda görev alanlar yeterlilik uzmanlık sertifikası taşıması gerekiyor.
Nitekim; son zamanlarda yukarıda bahsettiğim doğalgazla alakalı aksaklıklar artık yaşanmıyor.
Umarız her kurum vasıflı insan gücüyle işlerini yürütür.
Dürüst ve şeffaf bir toplumda; lütufta geride, kahırda önde olan dostlarınızın çok olması dileği ile kalın sağlıcakla…