Konuk Yazar
12 Ekim 2015
İçinde
yaşadığımız toplumda her gün bir çok sorunla karşılaşıyoruz.
Bunların
kökenlerine inemediğiniz için bu sorunların çözümünde de olmadık yanılgılara
düşüyoruz.
Bu
sorun ve sıkıntıları saymakla bitiremeyiz, bazılarını şöyle sıralayabiliriz;
Eğitim,
sağlık, temizlik, kazalar, ahlaki çöküntü, adalet, ulaşım, kötü alışkanlıklar
(Uyuşturucu bağımlılığı), vefa, saygı, sanayileşme gibi bunların sayısını
arttırabiliriz.
İnsanoğlu var oluşundan bu güne eğitim aşamalarından
geçerek gelmiştir. Bazı toplumlar bu
aşamaları süratle geçmişler. Örneğin: Avrupa, Uzakdoğudaki bazı ülkeler
rönesans, reform, sanayileşme gibi basamakları son yüzyıllarda hızla
tamamlamışlar, bugün ileri bilim ve teknolojileri ile dünyanın lokomotifi
olmuşlardır.
Bazı
ülkeler ise belirli bir eğitimleri, sistemleri olmadığından yerlerinde sayarak,
aradaki uçurumun büyümesine sebep olmuşlardır.
Örneğin
Afrika ve Asyadaki bazı ülkeler gibi.
Ülkemiz
ise iyi niyetli çabalarına rağmen, sürekli sistem, kanun, tüzük, yönetmelik,
yönerge değişiklikleri ile aradaki bu açığı kapatmada zorlanmaktadır.
Son
yıllarda ülkemiz sağlıkta, ulaşımda, temizlikte önemli mesafeler kaydetmiştir,
hala da yolsuz köylerimiz, doktorsuz beldelerimiz, ilçelerimiz az değildir.
Yine
ülkemizde her gün çeşitli kazalar yaşanmaktadır, bunların başında trafik
kazaları gelmekte olup, yüzlerce, binlerce insanımız bu kazalarda hayatını
kaybetmekte, sakat kalmaktadır.
Bunlara
çeşitli şekildeki zehirlenmeleri (ilaçla, temizlik malzemeleri ile tarım
ilaçları ile odun, kömür, doğalgaz ile yanıklarla, kömür ocaklarındaki kazalar
gibi vs) eklersek tablo daha da vahim
olmaktadır.
Halbuki
kazalar bir alın yazısı, kader işi değildir.
Gerekli önlemler alınırsa, bunların önüne geçilebilir. Alınacak
tedbirler ailede başlayıp mahalle, semt, kuruluşlar ile sürdürülebilir.
Yine
Adalet konusunda ülkemizde bazı sıkıntılara şahit olmaktayız. Halbuki “Adalet
mülkün temelidir” düsturuyla bu kurumlarımıza iyi niyetle candan destek
olmalıyız.
Ayrıca
ülkemizde coğrafi konumumuz çok önemlidir. Dört mevsimi aynı zamanda
yaşayabiliyoruz. Fakat tarım ürünlerimiz yine de bize yeterli değildir. Modern tarımla birlikte sanayi toplumuna
hızla geçmeliyiz. Çağımız sanayi çağıdır.
Birbirimize
saygımızı, sevgimizi korumalı, gençlerimizi
kötü alışkanlıklardan koruyacak
her türlü tedbiri almalıyız.
En
büyük kültürel değerlerimizden olan vefa duygumuzu muhafaza etmeli, cennet
ülkemizi dünyanın örnek ülkelerinden biri haline getirmek için
birlik-beraberlik içerisinde kardeşçe yaşamalıyız, refah içinde mutlu
yıllara…