Konuk Yazar
8 Eylül 2015
Yeni
öğretim yılına girmek üzereyiz. Fakat eğitimdeki belirsizlikler devam ediyor.
Örgün eğitimde seminerler 1 Eylül 2015 tarihinde başladı. Okulların açılış
tarihi de çeşitli nedenlerle Kurban bayramı sonrasına ertelendi.
Bu
sene öğretmenler, görev yaptıkları ilin yanı sıra, isterlerse başka illerde de
seminerlere katılabiliyorlar. Bu da bir bakıma yanlış bir karar. Çünkü öğretmen
seminer döneminde, görev yaptığı ildeki okulunda görevi başında olmalı,
arkadaşları ile, okul idaresi ile yeni öğretim yılının planlamasını yapmalı,
sınıflarını, çevresini tanımalı, zümre toplantıları vs. yaparak ön
hazırlıklarını tamamlamış olarak Eğitim-öğretim yılına girmelidir.
Milli
Eğitim Bakanlığı çeşitli nedenlerle tatili uzattığını açıkladı. (Turizm, Kurban Bayramı vb) Biz bunlara
güvenlik sorununu da ekleyebiliriz.
Bütün
bunlar önceden öngörülmeli, plan-program, iş takvimi ona göre hazırlanmalıydı.
Şüphesiz
ülkelerin ilerlemesi, toplumun kalkınması eğitim sayesinde mümkün oluyor.
Eğitimin
lokomotifi elbette öğretmendir. Bizde bu konuda da büyük sıkıntılar var.
Şöyle
ki;
1-En
değerli varlığımız olan çocuklarımızı ve vatanımızın geleceğini onlara emanet
ediyoruz ama değerli öğretmenlerimizi yetiştirmede, ciddi bir sistemimiz yok,
her 5-10 yılda bir sistem değişikliğine gidiyor, biraz da politik nedenlerle
plansız-programsız, ülke ihtiyaçlarının çok üzerinde öğretmen adayları mezun
ediyoruz. Daha sonra bu çocuklarımız sudan çıkmış balık misali alabora
oluyorlar, atanamayınca demoralize olup her şeye küsmüş, heyecanları körermiş,
kafaları karışmış oluyor.
2-Diğer
mesleklerde (Doktor, Mühendis, Mimar, Hukukçu) daha iyi yetişsinler diye
çeşitli kıstaslar getirirken, öğretmenlik mesleğinde böyle bir düzenleme
yapmayı aklımıza bile getirmiyoruz.
3-
Milli Eğitim Bakanlığının Eylül 2015 atamaları için alacağı öğretmenlerin
dağılımında da sistemin plansızlığından kaynaklanan adaletsizlik göze çarpıyor.
Örneğin bazı branşlarda düşük KPSS puanlarıyla öğretmen olunurken, bazı
branşlarda çok yüksek puanlarla çok az sayıda öğretmen alınıyor. (Tarih, Fizik,
Kimya, Biyoloji, Sağlık/Tıbbi Laboratuar) gibi.
4-
Bir keşmekeşlikte il içi atamalarda görüldü; Milli Eğitim Bakanlığı, önce ‘il
içinde bir okulda 8 yıl, sonra 12 yıl, daha sonra 15 yıl çalışanlar rotasyona
tabi olacaklar’ diye yönetmelik hazırlığına girdi, daha sonra ‘İl içi rotasyon
olmayacak’ dedi. Bütün bunlar 1-2 ay içerisinde oluştu, tabi ilk aşamada yer
değişikliği yapılan öğretmenler de mağdur oldu.
5-
Okullar açılırken öğretmenlerin ücret ve idarecilerin nöbet ücreti konuları
tatmin edici olmadı, Şöyle ki; öğretmenlerin kurs ücreti ve normal ders ücreti
birbirinden farklı, ayrıca idarecilere de nöbet ücreti hafta içinde
verilmelidir.
6-Öğretmen
yetiştiren kurumlara, ülke ihtilacı kadar öğrenci alınmalı, alırken de
çocukları, bu mesleği seven, para düşüncesi ön planda olmayan kişiler tercih
edilmelidir (Sistem değişikliğine giderek)
7-
Mevcut birikmiş 300 binin üzerinde öğretmen adaylarının bir planlama ile her
yıl 100 binini alarak bu birikimi eritilmelidir.
8-
Okulların derslik sayıları hızla arttırılmalı, ücretli öğretmenlik sistemine
son verilmeli, güvenlik sorunları giderilmelidir.
9-Eğitim
kurumlarına idareci atamaları daha somut verilere dayanarak yapılmalı,
sızlanmaların önüne geçilmelidir.
Yukarıda
sayılan aksaklıkları daha da çoğaltabiliriz. (TEOG gibi)…
Bunların
kısa sürede giderilmesi dileklerimle, 2015-2016 Eğitim-Öğretim yılının hayırlı
olması ve güzel bir eğitim sezonu geçirmemizi temenni ederim.