Mehmet Göncü
23 Ağustos 2015
Kıymetli
okuyucularım, hemen hemen elli yıldan beri, ülkemizde israfı teşvik eden sanki
gizli bir el insanımızı ihtiyacından fazla tüketmesi için teşvik ediyor.
Ülkede
çok boyutlu israf var, reklamların etkisinde kalarak, üretmeden tüketmek
alışkanlığı edindik.
Bakın,
petrol üretmiyoruz. Ama ulaşımımızı toplu taşıma yerine bireysel ulaşımla
sağlıyoruz.
Türkiye
yollarındaki motorlu kara taşıtları sayısı neredeyse milyonlara ulaşmış.
Şanlıurfa’da da araç sayısı hızla artıyor,
Bütün
bu arabalar suyla değil, petrolle çalışıyor.
Ve
biz ülke olarak yeterli petrol üretemiyoruz.
Bireysel
ulaşımın sorumluları, 1950’li yıllarda marşal yardımının cazibesine kapılan iyi
niyetli saf yöneticilerimiz olmuştur.
Onların
bilmeyerek başlattıkları israf modeli bizi bu gün içinden çıkılmaz bir hale
getirdi.
Örnek
sunacak olursak;
Japonya
zengin bir ülke, üstelik dağlık bir coğrafya. Ulaşımın temeli toplu
taşımacılığa dayanıyor. Yani raylı sistem, ucuz sistem işliyor, tıkır tıkır..
Bu
konuda çok şey yazılıyor ama dinleyen kim.. Her konuda mutlak bireysel ve
toplumsal bir tasarrufa gitmek zorundayız. Büyük düşünür Sinop’lu Diyojen,
“Tekamül etmiş insan, ihtiyacını aza indirmiş insandır” demekle ne kadar haklı
bir söz söylemiş.
Ata
sözümüzde olduğu gibi; “Kanaat sonsuz bir hazinedir.”
Hiçbir
kaynak sınırsız değildir. Bu nedenle elimizdeki nimetleri tasarruflu kullanmak
zorundayız.
Bakınız;
gezegenimizin bir milyon yılda ürettiği fosil yakıtları biz bir yılda
tüketmekteyiz. Bu da insanlığın çok boyutlu olarak geleceğini negatif yönde
etkilemektedir.
Günümüzde
en önemli enerji kaynağı elektriktir. Bu elektriği kullanırken, tasarrufa çok
önem vermemiz gerekiyor. Bazı yerlerde elektriklerin boş yere israf edildiğini
gözlemliyoruz.
Lüks
tüketimden, hele ekmek, su ve enerji israfından kaçınmak bence milli ve insani
bir görevdir.
Dürüst
ve şeffaf bir toplumda; lütufta geride, kahırda önde olan dostlarınızın çok
olması dileğiyle kalın sağlıcakla…