Sabri Dişli
20 Mart 2008
Bu e-maili ağlayarak okudum. Sizinle paylaşmazsam çatlarım.
“Sevgili Sabri,
Urfa kelimesini okur yada duyarken heyecanlanmak biz Urfalıların genlerine islemiş bir kere, neylersin.
Sakin yanlış anlamayın, 30 yıldır dışarıdayım ama gözü kapalı Urfa hayranıyım ve Urfalıyım. Öyle ki üniversite yıllarımda büyük maddi sıkıntılara rağmen yılda en az iki defa Urfa´ya Urfa’nın tozunu teneffüse gelirdim, simdi yılda en az 34 defa geliyorum, yinede doymuyorum. Kısmetse çarşambaya küçük kızıma doğum günü hediyesi olarak verdiğim “Baba-Kız bir haftalığına Urfa´ya” sözümü yerine getireceğim. Gelip o pis ve çamurlu yolları gezeceğim, Urfa’da tarihin Urfalılara rağmen ayakta durabilme gayretine tanık olacağım. Nadir yıkanan trassız insanların yere tükürüğüne kızacağım. Kolumdaki 13 yasındaki kızıma hayatlarında ilk defa başı açık Jeansı giymiş bir kıza trene bakar gibi bakanlara sinirlenecek ve bir hafta sonra Urfa’ya bir daha geri dönmemeye yemin etmişçesine uçağa binip uzaklaşacağım. Ama cebimdeki Temmuz ve Aralık 2008 Urfa biletlerini yırtıp atmaya da elimin gidemeyeceğini şimdiden biliyorum, biliyor musunuz? ıflah olmaz toprak sevdası bu olsa gerek.
Yani Urfa da yaşayanlara gıpta ile bakar ve onlarla beraber olabilmek için binlerce km. yol geliriz. Kısa bir süre sonrada adeta kaçarcasına tekrar yollara koyuluruz. Bu paradoks halimiz acaba Urfa’da yasayan insanların hala Urfa’ya laik insanların olamayışlarından mı kaynaklanıyor, bilemiyorum. Yoksa bizler mi 3040 yıl önce bıraktığımız Urfa’nın degisgenliğini kabullenemiyoruz? Aslında değişmeye söz olamaz, ama bu değisgenlik neden Urfa’da gerileme anlamına gelir, neden Urfa’da saatler ters gider? Bu söylediklerimin aslında sizi de rahatsız ettiğini bildiğim için sizinle paylaşıyorum.
Not: Tabiî ki Urfa’da sizin gibi çırpınan, akli selim çok değerli insanlar var ve Allah´tan ki varsınız, ama maalesef çok azınlıktasınız.
Allah eksizliğinizi vermesin, başarılarınızı bol ve daim eylesin.
Köln´den Selam ve Saygılar…”