Mehmet Göncü
12 Aralık 2014
Kıymetli
okuyucularım, bildiğiniz gibi; Evrenin ulu yaratıcısı her varlığa belli bir
yaşam süresi vermiştir. Yani tüm canlı ve cansızların bu evrende kalma süreleri
sınırsız değildir.
Keza;
her varlık gibi üzerinde yaşadığımız ve adına dünya dediğimiz bu gezegen de
sonuçta bir gün yok olacaktır.
Yok
olmayacak olan ise ebedi ve ezeli olan yüce Allah’tır.
İşte
zamandan ve mekândan münezzeh olan ulu yaratıcı, yaşam gerçeğinin gereği olarak
tüm canlı ve cansız varlıklara bir ömür limiti belirlemiştir.
Örneğin;
dünyamızın 4,5 milyar yıldır güneş sistemine bağlı olarak yaşadığı, bazı ilmi
verilere göre varsayılıyor. Keza; yine bazı ilmi hesaplamalara göre de
gezegenimizin daha 44 milyar yıl yaşayacağı tahmin ediliyor.
Geliniz
örnekleri çoğaltalım.
Bir
karasineğin yaşam süresi azami 17 gün, bir papağanın 112 yıl, kaplumbağanın 152
yıl, Atın 20 yıl, Aslanın 12 yıl, tavuğun 12 yıl, insan içinse 130 yıl olarak
azami limit belirtiliyor ve bu bölümde saydıklarımın doğruluğunu da hepimiz
biliyoruz.
Ben
şahsen, 126 yaşında Urfa’da yaşayan bir şahısla tanıştım ve konuştum. Şu an
torunları bu kentte yaşamaktadır.
Dünyamızda
yaşayan bitkilere gelince, Zeytin, Fıstık yüzlerce yıl, Çınar bakım olursa en
az 500 yıl, Amerika’da yaşayan Kızıl kozalaklı bir tür çam ise (4900) yıl
yaşayabilmektedir. Öyle bitkiler de vardır ki bir mevsim yaşar, ölürler.
Biz
bu konunun nedenlerini, var oluş ve yaşam olgusunun gereği olarak tecelli eden
ilahi yasalara bırakarak dönelim yazımızın konu başlığındaki hususa.
Tespitlerime
göre, insan ömrünü uzatan uğraşlar şunlardır:
-Stresli bir hayattan uzak
durmak
-Bitki
yetiştirmek, bir saksı bile yeterlidir.
-Evcil hayvan yetiştirmek
-Evli
çiftlerin birbirleriyle iyi geçinmesi
-Ağacı, kuşu, toprağı, taşı
ve böceği, çiçeği kardeş bilip onları sevmek
-Az
ama sağlıklı beslenmek gibi hususlardır
Dürüst
ve şeffaf bir toplumda; lütufta geride, kahırda önde olan dostlarınızın çok
olması dileğiyle kalın sağlıcakla.