Ömer Elçi
4 Kasım 2014
26 Ocak 2011 yılında Suriye’de başlayan
huzursuzluk 15 Mart 2011 yılında Dera kentinde protestocuların üzerine ateş
açılmasıyla ülke geneline yayılıp sonrası Haziran 2011 de iç savaşa dönüşünce
Türkiye’ye binlerce Suriyeli sığınmaya başladı.
21 milyonu aşkın nüfusu olan Suriye’de 10
milyon civarında insan yerini, yurdunu terk ederken: 3 milyonu aşkın Suriyeli
komşu ülkelere sığındı. Türkiye’de ise 1.800 milyon Suriyelinin olduğu tahmin
ediliyor…
Başbakan, bakanlar, milletvekilleri vs her
defasında farklı rakam telaffuz ettikleri için tahmin…
200 binden fazla ölüm, on binlerce yaralı;
kayıplar ise şimdilik muamma…
Dünyanın çoğunluğu seyrederken, bazı ülkeler
gizli ittifaklar içindeyken; her gün korku, her gün ölüm…
Ortadoğu’yu geçmişten beri kan gölü haline getiren
güçler, güçlere yardımcı güçler
Ortadoğu’yu yeniden şekillendirirken: dünya,
ülkemiz halkları bireysel ve sivil toplum kuruluşları olarak insani yardımları
sürdürmekte…
Suriye iç savaşı, yansımaları dileriz ki
ülkemizde ve dünyamızda daha çözümsüz oluşumları oluşturmaz derken Suriye iç
savaşının olumsuzluklarını da özetle bilmek gerekir…
Bilmek gerekir derken Hatay ve Urfa’da
büroları bulunan; çalışmalarını sessiz sedasız yürüten Hayata Destek Derneğinin
çalışmalarını da bilmek gerekir…
Hayata Destek Derneği gibi Suriye ve Irakta
süregelen çatışmalardan etkilenenlere ırk, mezhep ayrımı yapmadan yardımcı
olmaya çaba harcayan sivil toplum kuruluşlarına, insanlara teşekkür gerek…
*
2005 yılında kurulan Hayata Destek, Ekim
2012 tarihinden itibaren Suriye’deki krizden etkilenerek evlerini terk etmek
zorunda kalmış ve kamp dışında kalan Suriyeli mültecilere Hatay ve Urfa’daki
destek evleri aracılığıyla insani yardım paketi dağıtımı projesiyle binlerce
gıda paketi, mutfak setleri, battaniye, soba, kışlık kıyafet, hijyen seti
yardımını sürdürüyor.
Hayata Destek Evleri vasıtasıyla çocuklara
ve yetişkinlere yönelik bilgisayar, el işi, kuaförlük, örgü, takı, Türkçe,
İngilizce, drama, resim, müzik vb sosyal etkinlikler yapılırken yetişkinlerin
çocukları için anaokulu da faaliyetini sürdürmekte…
Merkezi İstanbul’da olan Hayata Destek
Derneği geçmiş yıllarda Türkiye (Van depremi), Pakistan, İran’da binlerce
afetzedeye Suriyeli sığınmacılara şu an yapmakta olduğu çalışmaları başarıyla
gerçekleştirmiş.
Derneğin kurucu üyeleri, Belçika, İngiltere,
Türkiye, Hindistan, Pakistan, Afganistan ve İran’da edindikleri acil yardım,
iyileştirme, kalkınma ve savunuculuk alanlarındaki geniş bilgi ve deneyimlerini
Hayata Destek’e aktarmayı sürdürürken; Türkiye ve dünyanın çeşitli ülkelerinden
insanları derneğe üye olmaya ve derneğe katkı sunmaya çaba harcamaktalar.
Derneğe maddi katkıda bulunmak, üye olmak
istiyorsanız internet “www.hayata destek.org” sayfasına girmenizi; derneğin
paylaşmadığım tüm projelerini görmenizi özellikle tavsiye ederim.
Garanti bankasında hesap numarasına veya
site sayfasında bağış bölümünden destek olabilirsiniz veyahut da derneğin ister
ülkemizdeki, isterseniz ülke dışındaki çalışmalarında gönüllü olabilirisiniz…
Yaşam varla yoktayken, yaşama mutlulukla gülümsemek;
yaşama gülümsetebilmek için yaşamlılara destek…
*
Urfa’da birkaç kez temsilciliği ziyaret
ettim. Temsilciliklerde ülkenin değişik illerinden, ilimizden, yabancı
ülkelerden ve Suriyeli sığınmacılardan oluşan çalışma grupları gerçekten
disiplinli, planlı, programlı çalışıyorlar…
Ülke, ilimiz genelindeki bazı dernekler
gocunsa da hayata desteği takip etsinler derim…
İnsanlık, ayrım gözetmemek, tarafsızlık,
bağımsızlık, hesap verebilirlik temel ilkeleri yani sözel değil hayata destek.
Ülkemizden, Japonya’dan, Macaristan’dan,
İtalya’dan, Meksika’dan gönüllüler ve çalışanlar “önce insan” felsefesiyle
umutsuzlukları, umuda filizlendiriyorlar; sessiz sedasız hayata destekle…
Bağış yapmak veya gönüllü olmak istiyorsanız
216 3362262 telefonla iletişim sağlayabilirsiniz…
Savaşa, şiddete, duyarsızlıklarla yer
olmamalı dünyamızda ve yaşamımızda diyorsanız; söz, istem sizde…
*
Hayata destek evinde Suriyeli çocukların
etkinliklerini izleyip, çocukların rontlarla seslendirdikleri şarkılarını
izlerken; Suriye’de avukat iken şehrimize yerleşen ve dernekte çalışana”
çocuklar bu şarkıda ne diyorlar ?” diye sorduğumda “Şehrimin adını güneşin
üstüne yazmak isterdim. Şehrimin ismi hep güneşin üstünde dursaydı” diyorlar
dedi…
Suriye’de, Irak’ta dünyanın birçok yerinde
şehirlerin ismi savaşlarla, doğal afetlerde silinirken gülümsedim buruklaşarak…
Gülümsemek istedim salonu dolduran
çocuklara, gençlere, annelere, babalara ama gülümseyemedim…
Savaşın çocukları, savaşın yetişkinleri;
barışın, mutluluğun insanları olmalıydı…
Şarkı söylerken, oyun oynarken; yaşama
yeniden tutunmaya çabalarken boyunlar bükük, gülümsemeler kırık…
Destek gerek ırk, mezhep, cinsiyet
ayırmaksızın insana yaraşır güzel olgularla insanca tüm insanlara…
Mutlulukla gülümsemek, gülümsetmek için
karınca kararınca “ben ne yaptım, yapabilirim” demek gerek…
Ülkelerin, şehirlerin isimlerini silmeye
çaba harcayanları tarih hangi harflerle yazar bilemem ama isimleri sildirmemeye
çaba harcayanları ve harcayacakları en güzel harflerle yazacaktır…
Gülümsedim kırık tebessümlere, gülümsedim
insani tebessümlere…
Gülümsedim barışı, kardeşliği, insanlığı
filizlendirenlere ve filizlendireceklere üç dilin konuşulduğu şehirde kendimce…
Destek gerek, iyi günde, kötü günde; yaşam
sürecinde karşılık beklemeden hayata destek gerek…