Mehmet Göncü
2 Ekim 2013
okuyucularım, ben şahsen aldığım genel ve özel eğitim-öğretimle, aile ve çevre
görgüm gereği ve de yetmişi aşan yaşımla edindiğim tecrübelerime dayanarak
diyorum ki; yaşam olgusu içerisinde başkalarından duyduklarımın tamamına,
gördüklerimin de yarısına konuyu iyice çok boyutlu olarak araştırıp incelemeden
asla inanmam.
Çünkü;
hayatım boyunca yukarıda belirttiğim hususu teyit eder mahiyette o kadar çok
olaya tanık oldum ki, yazsam ciltler dolusu kitap eder.
Bu
bağlamda insani ve ahlaki öğretilerde semavî inançlarda bir olaya “AYNEN YAKIN
VE İLMEN YAKIN” olduktan sonra o konu hakkında konuşun veya karar verin
diyorlar.
Aksi
takdirde dedikodu ve iftira olur ki, bu da hem ayıp, hem günah ve hem de
müfteri için cezayı yaptırımı gerektiren bir fiil olur.
Bir
kimseyi çeşitli mülâhazalarla yıpratmak için söylenen söz “Çamuru at, tutmasa
da izi kalır” misali, aksini söyleyene kısa bir zaman sonra ruju eder.
Sevgili
okuyucularım, bu tür insanlar toplumda hiç sevilmezler. Bildiğiniz gibi Ahilik
esnaf teşkilatı da MÜNKİR VE MÜNAFIK oldukları bilinen kimseleri bünyelerine
almazlardı.
İlimiz
Urfa’da da eskiden dedikodu yapanlara ölü eti yiyicisi tabiri kullanılırdı.
Bu
manada; Yüce Allah (cc) bizleri hüsnü ahlak sahibi kullarından eylesin ve
münkir, münafıkların şerrinden korusun.
Dürüst
ve şeffaf bir toplumda; lütufta geride, kahırda önde olan dostlarınızın çok
olması dileği ile kalın sağlıcakla…