Ali H. Demir
24 Temmuz 2013
Ülke içinde
mevsimlik işçi uygulaması nedeniyle bir çok okulda öğrenciler kasım aylarına
kadar okullara gelemedikleri gibi nisan ayından itibaren de okullardan
ayrılmaktadır. Bu durum müfredat uygulamalarını olumsuz etkileyebilecek bir
durumdur.
Tüm bu olumsuzlukları
SBS sistemi için de söz konusu etmek gerekir gibi bir eleştiri düşünülebilir.
Ancak bakanlığın yaptığı hazırlıklara, açıklamalara ilişkin değerlendirmeler
yapılırken SBS sisteminin savunulduğu düşünülmemelidir. SBS sisteminde yaşanan
sorunlar ortada iken bakanlık bu sisteme alternatif bir sistem getirmeye
çalışmaktadır. Getirilmeye çalışılan sistemin de kendi içinde önemli sorunları
getirdiğinin görülmesi adına bu değerlendirmeler yapılmaktadır.
Çözüm adına
yapılması gerekenler konusunda dile getirilebilecek hususlar olmakla birlikte
bunu tek bir kişiden beklemenin yanlışlığı da ortadadır. Eğitimle ilgili
sorunların çözümünün kolay olmadığı herkesçe bilinen bir olgudur. Zira eğitimle
ilgili sorunları toplumsal sorunlardan bağımsız düşünemeyiz. Çözüme yönelik
yapılacaklar tek başına eğitim sistemindeki düzenlemelerle sonuca ulaşamaz.
Genel yönetim, ekonomik sistem, toplumsal yapı başta olmak üzere eğitimin
ilgili olduğu diğer alanların da mutlaka işe koşulması gerekiyor.
Buna rağmen
eğitim sisteminde yapılması gerekenler konusunda çalışmaların sürdürülmesi bir
zorunluluktur. Eğitim sisteminde bu anlamda yönetim anlayışında önemli
değişikliklerin yapılması gerekmektedir. Bakanlık merkez teşkilatından başlamak
üzere taşraya kadar üstten alta önemli düzenlemelerin bir an önce yapılması
gerekiyor. Eğitim sistemi içindeki insan gücünün niteliği, tecrübesi, birikimi
önemli bir avantajdır. Bu gücü, niteliği, birikimi, tecrübeyi görmezden
gelmemek gerekiyor. Bu gücü, birikimi harekete geçirecek sistemlerin,
uygulamaların rasyonel bir şekilde işe koşulmasının yolları bulunmalıdır.
Eğitimde sorun odaklı yaklaşıma dayanan bir yönetim yapısı kurulmalı. Yönetimi
etkin kılacak güçlü bir denetim sistemi kurulmalı. Yönetim ve denetim yapısı
alışılmışın dışında bir şekilde yapılanmalı. Demokratik yönetim anlayışındaki
iktidar-muhalefet ilişkisinin benzeri eğitim yönetim yapısında yönetim-denetim
şeklinde yapılandırılmalı. Yönetime bağlı bir denetim anlayışında yine yönetime
bağlı ancak eğitimi makro düzeyde yöneten, değerlendiren, kuran ve işleten
merkezi düzeydeki yönetime bağlı, taşradaki her tür kurum ve kuruluştan
bağımsız ancak taşradaki en küçük yere kadar ulaşabilen bir denetim yapısının
oluşturulması gerekiyor. Merkezi düzeyde alınan kararlar taşrada en küçük birimlerde
bile uygulanması gerekirken uygulamayı görme, değerlendirme işi eksik
kalmaktadır. Taşradaki her yönetici merkezi düzeyde başarısız görünmeme adına
her şeyi kağıt üzerinde tam göstermekte veya kendine göre işi gereğine göre
yaptığını düşünmektedir. Yapılan işin gereğine göre yapılıp yapılmadığı
konusunda kendisine geri dönüt veren bir sistemin olmaması taşradaki
uygulayıcıları da kendi başına bırakmaktadır. Merkez taşradan kağıt üzerinde
haberli gibi görünürken gerçek anlamda habersiz olarak işlevleri kağıt
üzerindeki verilere göre değerlendirip kendini adeta aldatmakta, taşra kağıt
üzerindeki verileri hazırlayanlar olarak geri dönüt alamamak yanında yaptığını
doğru görerek sürecin devam etmesini sağlamaktadır. Mevcut denetim sistemi
sürece neredeyse hiç müdahil olmamakta, rutin işlerin yapılmasını yine herkes
gibi kağıt üzerinde yapmaya devam etmekte, bir bakıma zaten pasifize edilmiş
konumunu korumaktan fazla bir şey yapmamaktadır. Denetimin taşrada etkisiz ve
işlevsiz konumu merkezi düzeyde alınan kararların istendik düzeyde
uygulanmasına yönelik değerlendirme yapılmasını da engellemektedir. Denetimin
bağlı olduğu birimlerle ilişkisi denetimin işlevsizleşmesine neden olan bir
diğer unsurdur. Bu durum denetimi taşra yönetimlerinin elinde istendik şekilde
kullanılabilir bir araç konumuna indirgemektedir.
Yönetim ve
denetim yapısında var olan sorunlar öğrenci yetiştirmek için kurulmuş okullar
başta olmak üzere diğer kurumlardaki işleyişi istendik düzeyde değerlendirmeyi
de engellemektedir. Bu durum okul ve kurumlar başta olmak üzere personel
boyutunda, mevzuat boyutunda, sistemde yaşanan sorunlar boyutunda boşlukların
oluşmasına neden olmaktadır. Eğitim sistemindeki boşluklar tabiat boşluk kabul
etmez ilkesinin bir sonucu olarak farklı kurumlar tarafından doldurulmaktadır.
Dershaneler de bu boşluğu dolduran unsurlardan sadece birisidir.