Remzi Mızrah
9 Mayıs 2013
Geçmişe özlem çoğu zaman vardır. En iyi hatıralar, gerçek dostlar ve çevreden bilinçaltımıza işleyen çeşitli olaylar, manzaralar unutulmaz. Geçmişe dair beynimin bir köşesine hapsedilmiş üç resim bugünkü yazının konusu oluverdi bir anda.
İlk olarak bir köyde rastladığım “Şahmeran” tasviri.
Otobüslerin arka camları ve kamyonların şoför mahalli tabir edilen kısmında çoklukla rastlanan “Ağlayan Çocuk” resmi ve 1980’lerde hemen hemen her mahalle bakkalında görmeye alıştığımız. “Veresiye Satan Peşin Satan” adam posterleri.
Sıradan basit resim gibi görünseler de kim tarafından ne amaçlı yapıldıkları sorusunun cevabı bizim için önemli olmasa da, o dönemin toplumsal hayatında, günlük yaşayışta bir renk olarak yıllarca yerlerini muhafaza ettiler.
Bu resimlerin kabul görüp günlük yaşayışın bir rengi olarak toplumda yer etmesi onlarla ilgili çeşitli araştırmaların, gazete yazılarının yapılmasını getirmiş ve kökenleri neyi ifade ettikleri her zaman merak konusu olmuştur.
Şahmaran ya da Şahmeran Anadolu’nun sözlü halk edebiyatında, el sanatlarında etkili olmuş bir efsanedir. Geçmişi yüzlerce yıl öncesine dayanan Şahmaran Efsanesi, Tarsus başta olmak üzere Adana, Gaziantep, Kilis, Antakya, Urfa ve yörelerinde önemli bir söylence olarak uzun yıllar anlatılmış bu yörelerin sosyal ve kültürel haritalarında önemli yer tutmuştur.
“Şahmaran” Farsça bir sözcüktür. Yılanların Kralı anlamına gelir. “Maran” yılanlar anlamındadır. “Şah” sözcüğü ise İran’da halen kral anlamında kullanılmaktadır. Halk, şahmaran sözcüğünü biraz yumuşatarak Şahmeran olarak kullanmıştır. Baş kısmı insan gövdesi de yılan olan doğaüstü bir yaratıktır Şahmaran.
Yılan figürleri genelde kötülük ya da uğursuzlukla ilişkilendirilirse de insan başlı Şahmeran, doğurganlık, bereket ve bilgeliği sembolize etmiştir.
Şahmaran resimleri Anadolu’da uğur getirmesi için, odaların duvarlarına asılmış, genç kızların çeyizlerinde, işlemelerde, kem gözlerden korunmak için kullanılmıştır. Kilimlere, elişlerine, tablolara, takılara konu olan “Şahmaran” imajı gördüğü talep üzerine önemli bir gelir kaynağı olarak ta uzun yıllar katkı sunmuştur insanlara..
Efsanenin çeşitli bölgelerde anlatılan farklı varyantlarında “Şahmaran” erkek olarak anlatılmasına rağmen tüm resimlerde kadın olarak yer alması bir soru işareti olsa da, Köy odasının toprak renkli duvarında yer alan başı kadın, gövdesi ise yılanlardan oluşan yeşil renk ağırlıklı, boynuzlu Şahmaran resmi bir dönem, duvar resminden daha çok anlam ifade etmiştir toplum için.
*
İkinci resim adeta bir fenomen haline gelmiş “Ağlayan Çocuk” posteridir. Batıda “Cry Boy”, “The Crying Boy” ve “Die Winenden Jungen” olarak tanınmıştır. Ressamı Franchot Sevile, Giovanni Bragolin veya J.Bragolin olarak tanınan Bruno Amadio’dur.
Sadece ülkemizde değil 1980’li yıllarda İngiltere’de çeşitli tartışmaların odak noktası olmuştur.
“The Sun” adlı İngiliz Gazetesi, Ağlayan çocuk resminin yanan evlerin kalıntıları arasında hasar görmeden çıktığı şeklindeki bir haberi, itfaiyecilerin ifadelerine dayanarak yayınlamıştır. Hatta İngiltere’de bu resmin uğursuz olduğu ve yanan evlerin sebebinin bu resim olduğu söylenerek gösteriler yapılmış, “Ağlayan Çocuk” posteri kitleler tarafından meydanlarda yakılmıştır.
Ülkemizde “Ağlayan çocuk posteri sadece bir resim olarak kalmamış siyasi bir duruş, bir düşüncenin ifadesi, toplumsal bir ruh halinin somutlandığı bir simge haline gelmiştir.
Mesela Sızıntı dergisi bu resmi 1978 yılında yayınlanan ilk sayısının kapağına taşımış ve büyük ilgi görmüştür. Fazilet Partisi İstanbul Şişli örgütü bu resmi, duyurularında siyasi propaganda amaçlı kullanmıştır.
Temelde iki farklı versiyonu bulunan ağlayan çocuk resmi bir dönem geniş kitlelerin belki de duygularına tercüman olduğu için müthiş bir etki yapmıştır.
*
Üçüncü resim “Veresiye satan peşin satan. posteridir. Bir dönemin ticari mantalitesinin bir anlamda somutu olan bu resme daha çok mahalle bakkalında rastlardım.
Tam ortadan bir çizgiyle iki eşite ayrılmış resmin, bir tarafında, yerlerde bonoların saçıldığı ve farelerin cirit attığı bir dükkan, ve eli başının üstünde sıska bir adam veresiye veren bakkal olarak tasvir edilmişti.
Resmin ikinci kısmında ise oturduğu süslü koltukta hafifçe geriye kaykılmış şekilde purosunu tam bir kapitalist edasıyla tüttüren şişko bir adam ve arkasında paraların taştığı bir kasanın yer aldığı sahnede “Peşin satan adam olarak çizilmişti.
Ticari bir anlayışı yerleştirmek amaçlı bu resim 1980’li yıllarda görevini yapmış olsada bugün çok farklı bir ortam var alışverişte. şimdi tam tersi peşin satmaya kalkan esnaf resimdeki veresiyecinin haline düşüyor. Alışverişlerin çoğunun kredi kartı ile yapılması ve hemen hemen her şeye uygulanan taksitler yüzünden peşin satan esnaf çok zor durumda kalmıştır. Ve artık “Peşin Satan Veresiye Satan “ tasvirli resimler “Peşin satan Kredi kartıyla satan” haline dönüşmüştür.geriye de nostaljik bir anı olarak resmin üzerindeki mani kalmıştır.
Veresiye veremem
Ardın sıra gelemem
Gelirsem de bulamam
Bulursam da alamam.