Deniz Güney
22 Şubat 2013
Urfa’nın kaç tane ak saçlısı vardır?
Üç ya da beş.
Fazla yoktur aslında.
Onlardan birini tanıdığım da daha Baro Başkanı değildi.
Bana açılan bir davanın avukatıydı.
Ama ben onu davam esnasında tanımadım.
Dava öncesi yıllardan tanıyordum.
Ara sıra yanına uğruyor.
Fikir alış verişi yapıyordum.
Tam bir Urfa beyefendisi.
Hatta dava sürecinde karşı tarafın avukatı olmasına rağmen
“Bu davayı sen kazanırsın” diyordu.
O, Urfa’nın entelektüellerindendir.
Yazdığı kitaplar Urfa’nın arşivi gibidir.
Aslında gibisi fazla.
O Urfa tarihinin naftalin kokulu bilgilerin,i fotoğraflarını belleğinde tuttuğu kadar yaptığı araştırmaları da kitaplaştıranlardandır.
O bir Avukat.
O bir Araştırmacı yazar
O eski bir baro başkanlarımızdandır.
Osmanlıcayı çok iyi bilen Avukat Müslüm Akalın’dan bahsediyorum.
Urfa’nın ondan tam anlamıyla istifade etmediğini düşünüyorum.
O yüzden de bu yazıyı kaleme aldım.
Belki o da okuduğunda gerek yoktur diyecektir.
Çünkü o zaten öyle türbine ya da vitrine oynayan biri değildir.
Demokrat duruşunu hep taktir etmişimdir.
Mütevazi kişiliğini hep alkışlamışımdır.
Gerçi onu kaleme almaya ya da değerlendirmeye benim kapasitem yetmez ama artık hoş görsün.
Çünkü onun hoş görüsü geniştir.
Hani keşke diyorum ya; bunu yine söylüyorum
Keşke okullardaki çocuklarımız onun bilgi birikimlerinden istifade etse. keşke Sivil Toplum Örgütlerimiz Urfa tarihi üzerine paneller düzenlese.
Keşke Müslüm Akalın da bu panellerde bilgi ve birikimlerini geniş kitlelerle paylaşsa.
Bizim yerel televizyonlarımız da bile onunla öyle çok fazla söyleşi yapıldığına rastlamadım.
Eminim bu yazıyı okuduğunda tebessüm edip bu ifadelere gerek yoktur diyecektir.
Çünkü O, son derece mütevazi biridir.
Ama bu yazıyla en azından tarihe bir not düşeyim istedim.
Gerçi o yazdığı kitaplarla tarihe çok notlar düşmüştür.
Benimkisi böyle bir değerin daha fazla bilinmesi hepsi o kadar.
Vesselam.